21 Mayıs 2010 Cuma

Kabinenin Favorisi Alua

Muhsin Öztürk

Bir şarkı bazen sadece şarkı değil, hayatın ta kendisidir. Alua Nurahan ve diğer gençler şarkılarına başladığında dinleyenler bilir ki bu başka bir şarkıdır aslında. Sevinçler de gözyaşları da bunun içindir.

‘İşte Kazakistan’dan…” diye anons edildiğinde o sahneye çıkacak. Alua Nurahan. Kazakistan’ın başkenti Astana’nın en modern okulu Kazak Türk Lisesi’nin 9. sınıf öğrencisi. Baba, Judo Federasyonu Başkanı ve iş adamı. Anne ve iki abi de iş dünyasının içinde. Başkent’in Almatı’dan Astana’ya taşınmasıyla aile de ‘yeni dünya’da yerini alır. Alua, ‘tek bir sineması var’ dediği yeni şehrinin sosyal imkânlarından biraz şikâyetçi olsa da başlangıçta, zamanla her şey yerli yerine oturur.

Türk Lisesi’ne devam eden pek çok öğrenci gibi Alua’nın da, ailesinin de bir ayağı yurt dışında. Bir Paris gezisinde Eyfel Kulesi kuyruğundan, babasının orada görevli bir Türk’le ‘oo kardeşim’ diyerek iki uzak akraba gibi sarılması ve ardından görevlinin onları o uzun kuyruk çilesinden kurtarması tatlı bir hatıra gibi kalmış hafızalarda. Alua Nurahan şöyle anlatıyor: “Kazak Türk Lisesi Kazakistan’ın en güzel okullarından biridir gerçekten. İlk annem söz etti ‘iyi bir okul var’ diye. Biz gittik, elemelere katıldık. ‘Kazandınız’ diye mesaj geldiğinde ben de ailem de çok mutlu olduk. Annem çok istiyordu zaten. Aynı zamanda yeni açılan okulun ilk öğrencisi oldum.” Çok sonraları annesi, “Türklere daha Paris’te kanım ısınmıştı.” diyecektir. Alua, Türkçe öğretmeni Selman Şimşek’in söylediğine göre orta derecede Türkçe seviyesine geçmek üzere; ama biz bütün konuşmayı Türkçe yapabiliyor ve anlaşabiliyoruz.

Alua’ın ilk öğrencisi olduğu Uluslararası Nur-Orda Kazak Türk Lisesi’ni Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev açmış. Bir yıl sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ziyaret etmiş. Okulda bir olimpik yüzme havuzu var; öğrenciler tenisten voleybola, danstan satranca pek çok etkinliğe katılabiliyor. Zorunlu olarak yüzme öğreniyorlar. Alua Nurahan Kazakça’nın dışında iyi derecede İngilizce ve Rusça biliyor ve şu anda konuşabilecek, hikâye ve roman okuyabilecek derecede Türkçe biliyor. Ailenin tek Türkçe bilen üyesi olarak, tarihe ve siyasete meraklı babanın “Türkiye’de neler oluyor anlat bakalım?” sorusuna da muhatap oluyor! Tabii her Türkçe bilen ve Türkiye’de yaşamayanların şaşkınlıkla izlediği ana haber bültenleri herkes gibi onları da şoke edebiliyor. İçlerinde Alua’nın da olduğu bir grup öğrenciyle yakın zamanda Türkiye’ye geldiklerinde Kırgızistan’da yaşananların Türk televizyonlarında verilme şekli onları çok şaşırtmış. “Sanki bir savaş varmış gibi” diyor. Türkçe öğretmeni Selman Şimşek, dünyada olup bitenleri izlemelerini istediklerini; ama ‘ana haber’ bültenlerindeki şiddet sahneleri sebebiyle bir haber seçkisi yaptıklarını söylüyor.

Alua Nurahan, yeni okuluna başladığında ‘Nereden çıktı bu Türkçe?’ dememiş hiç. “Bence çok dil bilmek çok güzel. Hiç tereddüdüm olmadı. Türkiye’ye gittiğimde konuştuğumuzda insanlarla hem ben çok mutlu oluyorum, hem de benimle Türkçe konuşanlar memnun oluyor. Aynı şekilde İngiltere’deyken İngilizce biliyor olmak güzel bir şey.” diyor. Bugünlerde biraz zorlandığını söylese de 4 dilin yanına bir dil daha koymak üzere. Şöyle ki; Kazakistan Çin’le yakın ekonomik ilişkiler içinde. Ülkenin petrol işlerinin büyük bölümü Çinli şirketlerce yapılıyor. Seçmeli 5. dilin ne olması gerektiğini araştıran Kazak Türk Lisesi yöneticilerinin yaptığı anket sonrasında Çince tercihi öne çıkar. Ve ilanla bulunan, 20 yılını Çin’de geçirmiş bir Kazak öğretmenle anlaşma yapılır. “Aslında zorlanmıyorum ama çok harf var, biraz zor geçecek gibi.” diyor Alua Çince dersleri için. Çincenin seçmeli ders olarak okutulduğu tek yer Kazak Türk Lisesi. Öte yandan Kazakistan’da okullar Rus ve Kazak programına göre ikiye ayrılıyor. Kazak Türk Liseleri’nde sözel dersler Kazakça okutuluyor; yani Kazak programına göre eğitim yapılıyor. Ancak öğrenciler ana dilleri gibi Rusça öğrenerek bu okullardan mezun oluyor. Hâlen, Kazakistan’ın tamamında 29 Kazak Türk Lisesi var.

Aslında meraklı okurlar Alua ismini ilk defa duymuyor olabilir. O Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun daveti üzerine Türkiye’de ağırlanan 9 öğrenciden biri. Olay şöyle gelişiyor. Davutoğlu pek çok yurt dışı ziyaretlerinde yaptığı gibi o ülkede yaşayan Türk topluluklarıyla bir araya geliyor ve varsa bir Türk lisesini ziyaret ediyor. Kazakistan ziyaretinde de bu rutin değişmiyor. Bundan sonrasını Türkçe öğretmeni Selman Şimşek’ten dinleyelim. “Ahmet Davutoğlu okulumuza geldi. Türkçe dersimize girdi. ‘Türkiye’yi tanıyor musunuz?’ konusu işleniyordu. Ben öğrencilere bir kelime ya da bir olay veriyordum, onlar da coğrafi yerini söylüyordu. ‘1453’te fethedilmiştir’ dediğimde ‘İstanbul’, ‘Mevlana’sıyla tanınıyor’ dediğimde ‘Konya’ diyorlar… Sonra Konya’yı konuşmaya başladık. Bir tanesi kalktı ‘Ben Konya’ya gittim, etli ekmeğini yedim, çok beğendim’ dedi. Bir öğrencimiz de ‘Ahmet Davutoğlu Konyalıdır’ deyince bu Davutoğlu Bey’in hoşuna gitti. ‘Konya’ya gelmek ister misiniz?’ diye sordu. ‘İsteriz’, deyince öğrencilerin hepsini Konya’ya davet etti.” Yakın zamanda yaptıkları İstanbul, Antalya, Konya seyahati böyle gerçekleşiyor. Davutoğlu, Türkiye’ye davet ettiği öğrencileri Konya’da valilik binasında özel bir ilgi ile ağırlıyor. Alua, olimpiyatlarda söyleyeceği şarkısını Ahmet Davutoğlu’na da söylüyor. Orada bulunan AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış olimpiyatların açılışına katılacağını ve Alua’yı görmekten mutlu olacağını söylüyor. Alua ve arkadaşları Davutoğlu’nun misafirperverliğinden çok etkilenmiş. Bunu Alua’nın sözlerinden anlamak mümkün. Konya’da yaşanan diğer sürpriz aslen Konyalı olan öğretmenlerinin ailesini ziyaret etmiş olmaları ve çok önceden hazırladıkları hediyeleri vermeleri. Selman Şimşek, “Hakikaten benim için çok sürpriz oldu, ailem de yıllardan beri anlatmaya çalıştığım şeyi gördü ve mutlu oldular.” diyor. Türkçe öğretmeni Şimşek, 2004’te üniversite sınavı sonrasında tamamen dershane öğretmenlerinin tavsiyesiyle Kazakistan Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı’nı kazanmış. “Ata yurdu olması hasebiyle bir ilgimiz vardı buralara karşı. Okurken de okulun yurdunda belletmenlik yaptım. Mezun olduğumda Türkçe öğretmeni olarak başladım. İyi ki burada okumuşum ve buraya gelmişim.” diyor. Selman Şimşek iyi derecede Kazakça biliyor ve Rusçasını daha da geliştirmeyi planlıyor.

Kabinenin iki üyesinin ardından Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da Alua Nurahan’ı kendi favorisi ilan ediyor. Çağlayan, Kazakistan gezisinde okulu ziyaret eder ve Alua’yı dinler “İşte benim favorim” der. Yani Kabine’nin bir bölümünün favorisini şimdiden biliyoruz. Alua Nurahan, 26 Mayıs’ta Türkiye’de gerçekleşecek Uluslararası 8. Türkçe Olimpiyatları için uzunca bir süredir hazırlık içinde. 10’a yakın şarkıyı sahnede söyleyebilecek kadar iyi biliyor. Aslında onun Türkçe Olimpiyatı macerası geçen yıl başlamış. Heyecanı ve sahne korkusu yüzünden Kazakistan’da üçüncü olmuş ve Türkiye finaline gelememiş. “Ama bu yıl farklı…” diyor ve kendisine çok güveniyor. Hatta geçen yılki jüri Alua’yı tekrar dinleyince çok şaşırmış; ‘hem repertuarını hem de kendisini çok geliştirmiş’ diye övmüşler. Geçen yıl ‘Hasretinden Yandı Gönlüm’ü söylemiş. Bu yıl olimpiyat şarkısı ‘Turnalar’ ve ikinci şarkı olarak da ‘Elbet Bir Gün Buluşacağız’. Zara, Tarkan, Mustafa Sandal ve Sezen Aksu hemen aklına gelen sevdiği şarkıcılar. İddialı, “İnşallah birinci olacağım.” diyor. Ama onu asıl heyecanlandıran 120 ülkeden gelenlerle kuracağı arkadaşlık ve İstanbul’u yeniden gezebilme imkânı.

Unutulmaz heyecanlar ve dostluklar kursa bile olimpiyatlarda, Alua bir şarkıcı olmayacak. O finans dünyasında yer almak, bankacı olmak istiyor. Daha şimdiden birçok ülke gezmiş. Bu yaz Malta adasında İngilizcesini geliştirmeyi düşünüyor. Liseden sonra eğitimini Amerika’da veya İngiltere’de devam ettirmek istiyor. Daha şimdiden Türkiye’yi seven, bu coğrafyaya kopmaz bağlarla bağlı, dünya insanı bir Kazak o. Türkçe Olimpiyatları’nda sahneye çıktığında sadece güzel şarkısını değil yarının insanını da izleyeceksiniz. Lütfen dikkat kesilin!

8.Uluslarası Türkçe Olimpiyatı 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder