31 Mayıs 2010 Pazartesi

Türkçe Olimpiyatları ''Trabzon Etkinliği'', Akçaabat Fatih Stadı'nda yapıldı

8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları kapsamında düzenlenen ''Trabzon Etkinliği'', Akçaabat Fatih Stadı'nda gerçekleştirildi.

Türkçe Öğretimi Derneğince (TÜRKÇEDER) bu yıl ''Aynı Dili Konuşuyoruz'' ana temasıyla sekizincisi düzenlenen ''Uluslararası Türkçe Olimpiyatları''na katılan 750 öğrenciden 56'sı, Akçaabat Fatih Stadı'nda düzenlenen etkinlikte Trabzonluların karşısına çıktı.

Programın açılış konuşmasını yapan Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, olimpiyatların bu yılki ilk etkinliğinin Trabzon'da düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Etkinliği hiçbir karşılık beklemeden organize edenlerin, Türk kültürünü dünyaya tanıtmayı sağladığına dikkati çeken Gümrükçüoğlu, ''Bu organizasyon, Türklerin barış ve kardeşlik anlayışının dünyayla buluşmasıdır. Trabzon bu tür etkinliklere ev sahibi olmaya her zaman hazırdır'' dedi.

Daha sonra 22 ülkeden etkinliğe katılan 56 öğrenci, Türkçe şiirler ve şarkılar seslendirip, Türk kültürünün önemli simgelerinden Karagöz-Hacivat oyununu oynadı.

Etkinliğin finalinde kolbastı gösterisi sunan öğrenciler, kapanışı da hep birlikte okudukları şarkıyla yaptı.

Program sonunda sponsor firmaların öğrencilere hediyelerini AK Parti Trabzon milletvekilleri Mustafa Cumur, Safiye Seymenoğlu ve Kemalettin Göktaş, Trabzon Valisi Recep Kızılcık ile Trabzon Belediye Başkanı Gümrükçüoğlu verdi.

Kapanış konuşmasını yapan Vali Kızılcık, Türkiye'den uzaklara gidip bu öğrencileri yetiştirenlere teşekkür ederek, ''Gençlerin yetişmesinde emeği geçen Alperenlerin sayesinde dünyanın her yerinde kültürümüzün varlığı dün olduğu gibi bugün de sürmektedir'' diye konuştu.

Programı, çok sayıda vatandaş izledi. Tribünlere sığmayan vatandaşlardan bir bölümü, sahada programı izledi.

30 Mayıs 2010 Pazar

Bu kardeşliğin dili Türkçe

Türkçe Öğretim Derneği (TÜRKÇEDER) tarafından Dolmabahçe Hasbahçe’de düzenlenen Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’nın açılış gecesine iş, sanat, siyaset ve spor camiasının ünlü simaları katıldı. Eski bakanlardan Mehmet Ağar, eski milli futbolcu Hakan Şükür ve Genel Yayın Yönetmenimiz Nuh Albayrak davetliler arasındaydı. Dünyanın 120 ülkesinden gelen öğrenciler, Türk sanat ve halk müziğinden eserler seslendirerek davetlileri selamladı. Program öncesinde konuşan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 2003’te 17 ülkeyle başlayan olimpiyatların,120 ülkeye ulaştığını, bunun Türkiye’yi gururlandıran bir tablo olduğunu söyledi. Çubukçu, “Bu barış ve iyilik hareketinin ülkemizin gelecekte tüm dünyada etkin bir dış politika izlemesinde ve bu ülkenin dostlarının çoğalmasında çok büyük katkısı olacağını düşünüyorum. Türkçe barış dili olabilir. Türkçe arı ve duru bir dil” şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından renk cümbüşü yaşandı. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen öğrenciler, hem kendi memleketlerinin hem Türkiye’nin çeşitli yörelerinden halk oyunları sergilediler. Misafir öğrenciler, seslendirdikleri Türkçe şarkılarla davetlileri coşturdu.

Türk okulları en büyük vatanseverlik örneğini sergiliyor

İki günlük Romanya ziyareti sırasında Bükreş'teki Türk okulu Lumina Eğitim Kurumlarının kampüsünü ziyaret eden Adalet Bakanı Sadullah Ergin, okulun eğitim sistemine hayran kaldı.

Okula gelişinde Türk İşadamları Derneği (TİAD) Başkanı Ömer Süsli ve okul yönetici, öğretmenleri tarafından karşılanan Bakan Ergin'e TİAD Başkanı Süsli, okulu Bakan Ergin'e "Romanya'daki gururumuz" şeklinde takdim etti.

Okul yöneticileri ile tek tek tokalaşan Bakan Ergin'e Lumina Eğitim Kurumları Genel Müdürü Fatih Göktaş tarafından bir brifing verildi. Daha sonra tek tek sınıfları, okul laboratuvarlarını gezen Bakan Ergin, okula hayranlığını, "Biz çocukken neden bu okullar yoktu?" esprisi ile ifade etti.

29 Mayıs 2010 Cumartesi

SAMSUN OLİMPİYAT ÇOCUKLARINI AĞIRLAYACAK

Türçenin dünyada hak ettiği konuma gelmesi ve daha yaygın şekilde kullanılması için 8.si düzenlenecek Türkçe Olimpiyatları için Türkiye'ye gelecek yabancı öğrencilere Samsun ili de ev sahipliği yapacak

Türkiye'nin birçok ilinde 120 ülkenin öğrencinin katılımı ile gerçekleştirilecek 8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın Samsun halkasına 23 ülkeden 60 öğrenci katılacak. Öğrencilerin Samsun halkına şarkı, şiir, folklor, ortaoyunu ve dans oyunlarını sunacağı ifade edildi.

Sakarya Dershaneleri Genel Müdürü Bahattin Özkaya ve KEY-DER Gençlik ve Spor Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Murat Öztürk, Samsun'da hafta sonu düzenlenecek program hakkında bilgi verdi. My House Otel'de düzenlenen programda konuşan Özkaya, Türkçeyi en iyi öğrenenleri ödüllendirmek amacıyla çeşitli faaliyetler düzenlenerek hazırlanan bu olimpiyatların, yurt dışında da Türkçeye karşı büyük bir heyecan ve ilgi uyandırdığını söyledi. 'Türkçe Olimpiyatları bir final niteliğindedir' diyen Özkaya, "Buraya gelen öğrenciler, sınıf ve okul seçmelerinden sonra ülke seçmelerinden geçerek bu olimpiyatlara katılmaya hak kazandı. Samsun ili çok anlamlı bir olimpiyata ev sahipliği yapacak." ifadelerini kullandı.

Samsun'da hafta sonu iki gün sürecek etkinliğin ilki 29 Mayıs Cumartesi günü Kurtuluş Yolu'nda Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz tarafından 'hoş geldiniz' konuşması ile başlayacak ve Samsun halkına açık mini bir program şeklinde geçecek. 30 Mayıs Pazar günü de Yaşar Doğu Spor Salonu'nda final gösterileri ile devam edecek.Tüm protokol ve bürokratların, işadamlarının, sanatçıların, politikacıların, sivil toplum örgütleri idarecilerinin, basın � yayın temsilcilerinin ve seçkin davetlilerin katılımlarıyla gerçekleşecek Türkçe Olimpiyatları'nın Samsun için bir 'vizyon etkinliği' anlamı taşıyacağı kaydedildi.

Tatar öğretmenleri, Türkçe Olimpiyatları buluşturdu

Lise ve üniversiteyi birlikte okuduktan sonra öğretmenlik görevi için ayrılan Tataristanlı iki öğretmen, Türkçe Olimpiyatları'nda buluştu.

Arkadaşlıkları Türk kolejinde başlayan ve öğretmenlik görevi için yolları ayrılan iki Tatar bayan öğretmenin yolları 8'ci Türkçe Olimpiyatları'nda kesişti. 10 yıl süren öğrencilik hayatlarında sıkı dost olan öğretmenlerden biri, Türk okullarından mezun olduktan sonra öğretmenlik yapmak için ABD'ye gitti. ABD'de öğretmenlik yapan Gülnaz Sayfutdinova ile Kazakistan'da öğretmenlik yapan Aliya Tuhvatullina 2 yıl sonra sürpriz bir şekilde Türkçe Olimpiyatları'nda karşılaştı.

Afgan öğrenciler ülkelerine, Mustafa gibi altn madalya ile dönmek istiyor

Türkçe Olimpiyatları'na Afganistan'dan katılan ekip, geçen seneki olimpiyatlarda şiir dalında madalya kazanan ancak Şubat ayında yaşanan çığ felaketinde hayatını kaybeden Mustafa Azizi gibi ülkelerine derece ile dönmek istiyor.

Uluslararası Türkçe Olimpiyatları için Afganistan'dan gelen ekipte, geçen seneki olimpiyatlarda ülkesine madalya kazandıran, ancak çığ felaketinde hayatını kaybeden Mustafa Azizi'nin hüznü var. 'Işığa Gönül Veren Yiğitler' şiirini okuyan Mustafa Azizi'yi her fırsatta anan ekip, onu kendilerine örnek almış.

Olimpiyat öğrencileri çuval yarışması ile stres attı

Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'na katılmak üzere Türkiye'ye gelen öğrenciler, Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinde yumurta taşıma ve çuval yarışmaları ile eğlendi.

Çeşitli aktivitelerle stres atan öğrenciler için bir de voleybol turnuvası düzenlendi.

8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın ikinci gününde, öğrencilerin stresini atmaları için çeşitli etkinlikler yapıldı. Bu kapsamda düzenlenen yumurta taşıma ve çuval yarışmalarına yoğun katılım oldu. Toplam 90 öğrencinin katıldığı yarışmalar, renkli görüntülere sahne oldu. Bazı öğrencilerin dengesini kaybederek yere düştüğü çuval yarışmasında birinciliği Peru'dan Kevin Azpilcueta kazandı. İlk kez böyle bir yarışmaya katıldığını söyleyen Kevin, çok mutlu olduğunu ve eğlendiğini belirtti. Yumurta yarışmasının birincisi ise Arjantin'den Gonzelo Momdero oldu. Gonzelo yarışmadan çok keyif aldığını belirtti.

Yarışmalara katılan diğer öğrenciler de bu tür etkinliklerin, güzel vakit geçirmeleri için önemli olduğunu dile getirdi. Mustafa Said Erdoğan isimli Tacikistan'dan gelen öğrenci, her iki yarışmaya da katıldığını ancak birinci olamadığını söyledi. Erdoğan, "İlk günden eğlenceli aktiviteler yapmaya başladılar. Çok mutluyuz. Bu tür organizasyonlar yarışma stresini yenmemizde de çok etkili oluyor." diye konuştu.

Finlandiyalı Danial Vahteran da çuval yarışmasına katıldığını ancak yere düştüğünü söyledi. Danial, "Zaman burada çok güzel geçiyor." dedi.

Rusya Federasyonu Tataristan Özerk Cumhuriyeti'nden Salat Gasanly, "Yumurta yarışına katıldım ama kazanamadım. Bu etkinlikler olmasaydı ne yapardık."şeklinde konuştu.

Öte yandan olimpiyat öğrencileri için bir de voleybol turnuvası düzenlendi. Moğolistanlı öğrencilerden Anna Tolgat ve Aynur Jekey voleybol oynamayı çok sevdiğini ancak yeterli sayıya ulaşamadıkları için turnuvaya katılamadıklarını belirtti.

Bazı öğrenciler de turnuva dışında öğretmenleri ile birlikte voleybol oynadı.

Abdullah Gül için Türkçe Olimpiyatı'na katıldım

8. Uluslararası Türkçe Olim-piyatları'nın ikinci gününde 120 ülkeden gelen 750 öğrenci birbiriyle kaynaştı.

Sık sık fotoğraf çektirip telefon ve e-mail adreslerini alan öğrenciler, farklı ülkelerden dostluklar kurmaya başladı. Dün Türkçe yeterlilik sınavından geçen olimpiyat çocukları, şarkı ve şiir yarışmasının grup elemelerine katıldı. Bugün şarkı ve şiire ilave olarak özel beceri elemelerinde ter dökecekler. Kızılcahamam'da Asya Termal Tesisleri'nin havuz, sauna, termal gibi imkânlarından yararlanan öğrenciler, stres atmak için yumurta taşıma ve çuval yarışı yaptı.

Kültür şöleni Altınpark'ta başladı

Türkçe Olimpiyatları'nın en önemli ayağı olan kültür şöleni yarın başlıyor. Kültür şöleni öncesi hazırlıklarını yapmak için Kızılcahamam'dan Altınpark'a gelen öğrenciler renkli görüntüler oluşturdu.

Şölen öncesi öğrencilerin heyecanı gözlerinden okundu. Kültür şöleninden sorumlu Mevlüt Özkişi şölenin, sekizincisi düzenlenen Türkçe Olimpiyatları'nın en önemli ayağı olduğunu belirtti. Özkişi, "Türkçe Olimpiyatları'nın en önemli ayağını kültür şöleni oluşturuyor. Çünkü olimpiyatlara katılan bütün öğrenciler kendi ülkelerine özgü eşyaları burada standlarda sergileyecekler." dedi.

Birand'ın şaşırdığı an... İzleyin

Moldova'dan gelen bir öğrenci, M. Ali Birand'a hayran olduğunu ve özellikle turuncu saatini çok sevdiğini söylemesi üzerine, Birand şaşkınlığını gizlemedi. Son derece neşeli anların yaşandığı bölümü sizinle paylaşıyoruz.

CNNTürk'de Cüneyt Özdemire konuk oldular, izleyin.



8. Türkçe Olimpiyatları için ülkemize gelen çocuklar bu defa CNNTÜRK ekranındaydı. 5N 1K programında sempatik tavırlar sergileyen öğrenciler Cüneyt Özdemir'i de oldukça etkiledi. Alkışla tempo tutan habercinin sıcak tavırları ise görülmeye değer... İzleyin.

Birand canlı yayında çocuk korosuyla coştu!

Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’nın 8’incisi İstanbul’da dün yapılan renkli açılışla başladı. Medyadan da olimpiyatlara geçtiğimi yıllara oranla daha fazla ilgi var. Olimpiyat için İrtanbul'da buluşan çocuklar CNN Türk ekranlarında yayınlanan 5N 1K'dan sonra Kanal D Ana Haber'de Mehmet Ali Birand'a da konuk oldular.

BİRAND'IN İSTEK PARÇASI: LEYLİM LEY
Kanal D Ana Haber'de Mehmet Ali Birand'ın konuğu olan Türkçe aşığı çocuklar, okumuş oldukları türküler ve sempatik tavırlarıyla herkesi kendilerine hayran bıraktılar. Birand'ın isteği üzerine ''Ordu'nun Dereleri ve Leylim Ley'' türkülerini seslendiren minik misafirler, sesleri ve Türkçe'ye hakimiyetleriyle de şaşırttılar.

Kanal D Ana Haber'den çıkıp, CNN Türk'te Cüneyt Özdemir'in sunduğu 5N 1K programına konuk olan çocuklar, burada da okumuş oldukları parçalarla büyük beğeni topladılar. Çocuklar CNN Türk ekranlarında ilginç bir dans gösterisi de yaptılar.

28 Mayıs 2010 Cuma

Türkçe Olimpiyatları heyecanı Türkiye'yi kuşatıyor

Türkçe'yi bir dünya dili haline getiren Uluslararası 8. Türkçe Olimpiyatları heyecanı, batıdan doğuya bütün Türkiye'yi kuşattı. Şarkı-türkü finali İstanbul'da, halkoyunları finali Bursa'da yapılacak olan olimpiyatların, Şiir Finali ise Konya'da gerçekleştirilecek. Konya'nın büyük özveriyle hazırlıklarına devam ettiği Türkçe Olimpiyatları Şiir Finali, 3 Haziran Perşembe günü Konya Büyükşehir Belediyesi Mevlana Kültür Merkezi'nde yapılacak.

Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın Konya'da yapılacak Şiir Finali hakkında bilgilendirme toplantısı yapan Organizasyon Komitesi, 120 ülkeden gelen 750 civarında öğrencinin şarkı-türkü, halk oyunları ve şiir dallarında Türkçe bilgi ve becerilerini sergileyeceğini açıkladı. Konya'da yapılacak şiir finali organizasyonunu üstlenen Mevlana Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahattin Adam, Kültür ve Turizm İl Müdürü Mustafa Çıpan, Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Ercan Uslu, Merve Eğitim Kurumları Genel Müdürü Celalettin Bozkurt ve Gaye Der temsilcisi Ahmet Koçer'in katıldığı basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Bahattin Adam, İstanbul, Bursa ve Konya'da yapılacak finallere katılan öğrencilerin bir yıl süren ve yaklaşık 10 bin öğrencinin katıldığı yarışmalarla seçildiğini anlattı. Dünyanın 7 kıtasındaki 120 ülkede eğitim-öğretim hizmeti veren Türk okullarında okuyan öğrencilerin arasından seçilen 750 civarında öğrencinin yarışmacı olarak ülkemize geldiğini belirten Prof. Adam, "Bu organizasyon Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç'ın deyimiyle 'Birleşmiş Milletler'den sonraki en büyük organizyon'dur. Aynı zamanda dünya barışına yaptığı eşsiz katkı dolayısıyla Nobel Barış Ödülü'ne layık bir organizasyondur." dedi.

DÜNYANIN GÖZÜ TÜRKİYE VE KONYA'DA OLACAK

Endonezyalı Abdullah Zul Qarnain, internetten öğrendiği bağlamayı gönül telinden çaldı

120 ülkeden 750 çocuğun bir araya geldiği Türkçe Olimpiyatlarında Endonezyalı Abdullah Zul Qarnain, internetten öğrendiği bağlamayla dikkat çekti.
Bağlamayı gönül telinden çaldı
Türkçe Olimpiyatları'nın Dolmabahçe Sarayı'ndaki açılış programına bağlamasını alarak gelen Abdullah Zülkarneyn, türkü sevdasını anlattı. Ülkesinde 2 yıldır Türk okulunda okuduğunu belirten Abdullah, bağlamayla da Endonezya'da tanıştığını söyledi. Okulda kendilerine Türkçe eğitim verildiğini aktaran Endonezyalı genç, "Türk okulu çok iyi ve öğrenciler çok başarılı. İki senedir de Türkçe konuşuyorum. Okulda haftada 3 saat Türkçe ders görüyoruz. Türkler iyi hocalarımız bize çok iyi davranıyor. Türkçe Olimpiyatları çok güzel. Ben dünyadaki çocuklarla görüşebilirim, tanışabilirim. Hikayeler anlatıyorlar ben de hayatımı anlatıyorum. Türkçe ortak dil oldu, herkesle konuşabiliyorum" dedi.
İNTERNETTEN ÖĞRENDİM
Önce Türkçe konuşmayı öğrenen Endonezyalı Abdullah, daha sonra okul müdürünün odasında tesadüfen tanıştığı türkülerle bir bağ kuruyor. Bağlamanın sesine hayranlığı günden güne aratan Abdullah, ilk iş olarak Türkiye'den bir saz sipariş ediyor. Daha sonra internet üzerinden bağlamayı çalmayı öğrenen Abdullah şimdi ise hem saz çalıp hem de yanık sesiyle türkü okuyor. İnternetten öğrenerek saz çalma hikayesini ise şöyle anlattı: "Okul müdürüm odasında türkü dinliyordu. Sonra ben de beğendim ve dinlemeye başladım. Araştırdım ve görüntüleri izleyerek bağlama çalmayı öğrendim. Orhan Hakalmaz'ı çok beğeniyorum ve onunla birlikte bağlama çalıp türkü söylemek istiyorum. En çok ‘Ela Gözlüm’ türküsünü seviyorum. Türkü söylerken rahatlıyorum."

ANNEM ‘BU NE’ DEDi!
Türkiye'den getirttiği bağlamasını eve götürdüğünde annesinin çok şaşırdığını söyleyen Abdullah, o anı şöyle anlattı; "Annem görünce ‘bu ne’ dedi? Türkiye'den geldiğini söyleyince bu gitar gibi ama biraz garip dedi. Sonra çalıp bir türkü söyleyince çok şaşırdı. Alkışladı ve ‘iyi hoşuma gitti’ dedi. Annemin bilgisayarına da türküler yükledim bazen dinliyor."
Orhan Hakalmaz’la söylemek istiyor
Dünyanın hemen hemen her bölgesinde bulunan Türk okulları, yabancı çocuklara Türkçe öğretmekle kalmıyor Türk kültürü ve geleneklerinin de yayılmasını sağlıyor. Endonezya'daki Türk Okulu'yla iki yıl önce tanışan Abdullah Zülkarneyn de bu çocuklardan biri. Önce Türkçe öğrenen Abdullah, ardından türkülere merak saldı. İnternetten izlediği görüntülerle bağlama çalmak isteyen Endonezyalı genç, Türkiye'den getirttiği sazı da kendi başına çalmayı öğrenmiş. Şimdiki hayali ise Orhan Hakalmaz ile birlikte çalıp türkü söylemek.

Türkçe Olimpiyatları dünyanın dört ir yanından arkadaşları biraraya getirdi

8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, farklı ülkelerden arkadaşları biraraya getirdi. Olimpiyatlara Tayvan ekibinden katılan Hindistan asıllı Ulfat Salim, okul gezilerinde ABD ve İngiltere'den tanıştığı arkadaşları ile buluştu.

Toplam 120 ülkeden 750 öğrencinin katıldığı Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, süprizlere de evsahipliği yapıyor. Tayvan ekibinin öğertmeni Erkan Aslan, her yıl Tayvan'da öğrencileri değişik gezilere götürdüklerini söyledi. Bu kapsamda İngiltere, Amerika ve Avusturalya'ya da geziler düzenlediklerini belirten Aslan, "Öğrenciler orada tanıştıkları arkadaşları ile burada karşılaştılar. Bu hem öğrencilerimiz, hem de bizim için çok ilginç, unutamayacağımız bir hatıra olacak." dedi.

Kanal D Haber ve CNNTürk bu akşam olimpiyat ekibini konuk ediyor.

8. Türkçe Olimpiyatı'na katılan öğrencilerin medya ile buluşması devam ediyor. Katıldıkları her programda mest eden çocuklar 28 Mayıs Cuma günü 19:30'da Mehmet Ali Birand ile Kanal D Haber'e, yine aynı gün CNNTürk'te 19:45'te 5n1k programında Cüneyt Özdemir'e konuk olacaklar.

Yarışmalar Başladı

Yarışmalar Başladı

8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları grup elemeleri Kızılcahamam'da gerçekleştirilen bir açılış programıyla başladı. Açılış programında ülekelerden gelen öğrenciler kendi dillerinde tüm Türkiye'yi selamladılar.

Bütün etkinliklerin fotoğraflarını albümümüzden takip edebilirsiniz.

27.05.2010 13:15

Fotoğraflar için tıklayınız

Ali Taran'dan Türkçe Olimpiyatları'na Özel Reklam Filmi

Ali Taran'dan Türkçe Olimpiyatları'na Özel Reklam Filmi

Reklam çekimlerinde özel Greenbox tekniği ve Morph efekti kullanan Ali Taran, 8.Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın sloganı olan "Aynı dili konuşuyoruz" ifadesine uygun bir konsept hazırladı. Sevgi, dostluk, barış ve kardeşlik temaları işlenen reklam filminde, ünlü simalar her bir kıtayı temsil eden çocuk yüzleriyle bütünleşti.

Reklam filminde yer alan isimler ve çocuklar söyledikleri "Türkçe bir dünya / herkesin / sevgiyi / saygıyı / mutluluğu paylaştığı / birbirlerinin sevinçlerine / hüzünlerine / ortak olduğu / aynı dili konuşan bir dünya / Türkçe bir dünya / güzelliklerin / iyiliklerin / barışın / sevginin peşinde / aynı dili konuşan bir dünya / Türkçe bir dünya / gelin / bu dünyayı / birlikte hayal edelim / birlikte gerçekleştirelim." kelime öbekleri ile rengarenk bir görüntü oluşturdu.

DSP Lideri Olimpiyat Çocuklarını Ağırladı

DSP Genel Başkanı Masum Türker, 8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları için 5 ayrı ülkeden Türkiye'ye gelen öğrencileri kabul etti.

Gürcistan, Belarus, Ukrayna, Arnavutluk ve Arjantin'den gelen 6 öğrenci, ziyarette Türkçe şiirler okudu ve şarkılar söyledi. Öğrencilerin performansına hayran kalan DSP lideri, Türkçe Olimpiyatları'nın Türkiye'nin uluslararası ilişkileri bakımından değerlendirilmesi gereken bir olay olduğunu vurguladı. Türkçenin yabancı öğrenciler tarafından öğrenilmesinin uluslararası arenada Türkiye'ye daha kolay bir zemin sağlayacağını dile getiren Türker, "Türkiye dış politikada belirleyici mi, yoksa verilen görevleri yerine getiren mi olacak? Bu olay, bu açıdan da önemli. Bugüne kadar hep tersiydi. Biz onların dilini öğreniyorduk. Şimdi onlar bizim dilimizi öğreniyor." dedi. Türker, yabancı öğrencilerin Türkçe konuşmasının, "etnik köken ne olursa olsun dil birliğinin ne kadar önemli olduğunu" ortaya koyduğuna da dikkat çekti.

CİHAN

Herkes İngilizce,Onlar Türkçe Öğreniyor

Herkes İngilizce, Onlar Türkçe Öğreniyor

İngiltere'den olimpiyatlara katılan Camilla Aba, 'Mihriban'ı söylüyor. Türk yemeklerini çok seven, sucuklu yumurta ve baklavaya bayılan Camilla, birçok Türk sanat müziği parçasını ezberlemiş.

Kendisine 2,5 saatlik mesafedeki Türk kültür merkezinin aktivitelerini kaçırmayan genç kız, Türkçeyi çok sevdiğini, birçok Türk arkadaşı olduğunu, hatta en iyi arkadaşının da bir Türk olduğunu anlatıyor. İskoçya'dan gelen Samantha Davidson, Mevlânâ'dan 'Beri Gel' şiirini okuyor. Türkçeyi hafta sonu gittiği Türk okulu Gonca'da öğrenen genç kız, daha önce tatil için Türkiye'ye gelmiş. Samantha, Türkçeyi çok sevdiği için öğrendiğini vurguluyor. İrlanda'dan olimpiyatlara katılan Patrick Senn ise geleneksel kral kıyafeti içinde Orhan Veli'den 'İstanbul'u Dinliyorum Gözlerim Kapalı' şiirini okuyor. İstanbul'u ilk kez birkaç gün önce gördüğünü ve çok beğendiğini belirten Patrick, Türkçeyi hafta sonu gittiği Türk okulunda öğrenmiş. 11 yaşında olan İrlandalı öğrenci, tatil için daha önce Türkiye'ye gelmiş. 3 senedir Türkçe öğrenen Patrick, fanatik Galatasaraylı.

ZAMAN

8.Uluslarası Türkçe Olimpiyatı 2010

Anadolu'da Olimpiyat Rüzgarı Esiyor

Anadolu'da olimpiyat rüzgârı esiyor

Türkçe Öğretimi Derneği (TÜRKÇEDER) tarafından bu yıl 8.'si düzenlenen Uluslararası Türkçe Olimpiyatları kapsamında 120 ülkeden Türkiye'ye gelen 750 öğrenci yurdun dört bir yanında sevgi rüzgârları estiriyor.

Gittikleri her yerde büyük bir coşkuyla karşılanan öğrenciler, düzgün Türkçeleri ve Türk kültürünü yansıtan sıcak diyaloglarıyla da insanları kendilerine hayran bırakıyor.

Olimpiyatlar kapsamında dün Trabzon'a gelen 22 ülkeden 56 öğrenci de ziyaret ve gezilerini sürdürüyor. Öğrenciler, bugün gruplar halinde ildeki kamu ve sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etti.

Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık da konuk öğrencilerden bir grubu makamında kabul etti. Dünyanın değişik ülkesinden gelen öğrencileri Türkçe seslenerek karşılayan Vali Kızılcık, konuk öğrencilerle Türkçe iletişim kurmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Dünyanın dört bir yanındaki Türk okullarının Türkçe öğretimi açısından son derece büyük hizmetler ettiğini gördüğünü ve onlarla da gurur duyduğunu ifade eden Kızılcık, öğrencilere şunları söyledi:

"Bizim temel hedefimiz, sizlerin bir birey olarak oralarda bilimin ışığında aydınlanıp tüm insanları, insanlığın değerlerine hoşgörülü ve sevgi ile yaklaşarak mutlu bir şekilde dünya insanını yaşamasına katkı sağlamak. Sizleri Trabzon Valisi olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir valisi olarak burada ağırlamaktan ve sizlerle Türkçe konuşuyor olmaktan gurur duyuyorum. İnşallah sizlerle daha huzurlu, daha mutlu, daha barışçıl ve sevginin hakim olduğu bir dünyayı hep beraber kurmuş olacağız."

Mozambikli Bangaina Jose'nin söylediği Sivasın Yolları şarkısına alkışlarla eşlik eden Vali Kızılcık, öğrencilere çeşitli hediyeler verdi.

Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaburun da öğrencilerden bir başka grubu makamında kabul etti.

Karaburun, öğrencilerle teker teker tanışırken, Gürcistanlı Vano Duvalisvili'ye hangi takımı tuttuğunu sordu. Duvalisvili'nin 'Kara kartal abi' cevabı ise gülüşmelere neden oldu. Öğrenciler daha sonra Karaburun'un isteği üzerine Türkçe şarkılar seslendirerek yetenekleri sergiledi.

Başsavcı Karaburun, 21 yüzyılın kültürlerin mücadelesinin olduğu bir yüzyıl olduğunu belirterek, "Bu anlamda sizlere teşekkür ediyorum. Bu gençlere kültürümüzü öğretiyorsunuz, bunu teşvik ediyorsunuz. Hakikaten çok mutlu oldum, gurur duydum." dedi.

Olimpiyatları kapsamında Trabzon'a gelen 22 ülkeden 52 öğrenciden oluşan Turne Grubu, bu akşam (28 Mayıs) Akçaabat Fatih Stadı'nda gösteri yapacak.

CİHAN

8.Uluslarası Türkçe Olimpiyatları 2010

Türkçe Olimpiyatları için Trabzon'a gelen öğrenciler, Uzungöl'e hayran kaldı

Türkçe Öğretimi Derneği (TÜRKÇEDER) tarafından bu yıl 8.si düzenlenen Uluslararası Türkçe Olimpiyatları için Trabzon'a Türk cumhuriyetleri, Irak, Bosna Hersek, Filipinler, Mozambik, Nijer, Moldova, Kenya, Almanya ve Gürcistan başta olmak üzere 22 ülkeden 52 öğrenci geldi.

Güney Afrika'dan Yolanda Ndlovu 'Gel Gör Beni Aşk Eyledi'

Ankara Kızılcahamam'da elemeleri devam eden 8'inci Uluslararası Türkçe Olimpiyatı renkli görüntülere sahne oluyor. Afrika ülkelerinden gelen öğrenciler, jüriyi etkilemeye çalışırken giydikleri renkli kıyafetleri ve danslarıyla ilginç görüntüler oluşturuyor.

Güney Afrika'dan gelen Yolanda Ndlovu 'Gel Gör Beni Aşk Eyledi', Kamerunlu İgor Boulmo 'Sultan Süleyman', Frances Hoka Kinyanjui 'Çemberimde Gül Oya', Mısırlı İbrahim Yahya Zekerriya 'Mevlam', Madagaskardan Nirina Malala Jenna Nomenjanahary 'Bulamadım ki, Silah Haji Bakali Sevenler Ağlarmış' isimli parçalarıyla seyircilerden büyük alkış aldı.

Afrika ülkelerinden elemelere katılan öğrencilerin giydiği yerel kıyafetler ise elemelere büyük renk kattı. Mozambik'den elemelere katılan ve İbrahim Tatlıses'in "Haydi Söyle" şarkısını seslendiren Chaquira İssufo Malunda, giydiği yerel kıyafeti ile ilgi odağı oldu.

Şarkı elemesinde en büyük alkışı ise 'Mevlam' şarkısını seslendiren Mısırlı İbrahim Yahya Zekeriyya aldı. Zekarriya, seslendirdiği şarkı ve kıyafetiyle izleyenlerden tam not aldı.

Setenay babasına kavuştu...

‘İşte o an’ dedirten fotoğraflarla, görüntülerle karşılaşırız bazen. Anı donduran, zihinlerde silinmez izler bırakan… İşte ‘o an’lardan birini canlı canlı yaşadık geçen çarşamba. Küçük bir kızın babasıyla ilk karşılaşmasına şahit olduk. 13 yaşındaki Myanmarlı Setenay, babası Salih Önol’a ilk kez sarıldı. Evin kapısındaki kalabalığı gördüğünde şaşkınlığını gizleyemedi. Apartman sakinleri, mahallenin çocukları yıllarca tanıyormuş gibi yakın davranıyordu ona. Yüksek ilgi duygu yoğunluğuyla buluşunca sesi de titredi Setenay’ın. Babasına sarıldığında tek bir cümle kurabildi: “Baba, seni çok seviyorum.”

Önol ailesiyle komşularının mutluluğu görülmeye değerdi. Bu anı ölümsüzleştirmek üzere gelen kameramanlar, foto muhabirleri ve spikerler de gözyaşlarını tutamadı. Sırf o ana şahit olmak üzere Fatih’ten Pendik’e gelenler vardı. O an, gerçekten görülmeye değerdi.

Kapıdaki buluşmanın ardından eve çıktığımızda, ailenin günlerdir bu buluşmaya hazırlandığını anlıyoruz. Masalar Türk yemekleriyle doluydu. İki çeşit dolmaya en çok Setenay sevinmiş olmalıydı. Bir gün önce, bize dolmaya bayıldığını söylemişti zira. Servisi de bizzat Setenay yaptı. 73 yaşındaki babaannesi Emel Hanım, onun elinden tabağını aldığında gözyaşlarını tutamadı: “Allah’ıma (cc) hep bugün için dua ettim. Yarın canımı alsa gam yemem.”

Üvey annesi Hatice Hanım da gün boyu fırsat buldukça öpüp kokladı Setenay’ı. Çünkü o da annesine tam 35 yıl sonra kavuşmuş. Sevinç gözyaşlarıyla “Setenay’ı en iyi ben anlarım.” diyor. Ardından bize sesleniyor: “Keşke beni de sizin gibi birileri anneme daha erken kavuştursaydı.”

İlerleyen saatlerde kesilen pastayla Setenay’dan ayrı kaldıkları 13 yılı tarihe gömmeyi istiyor aile. Babaanne Emel Hanım, “19 Mayıs artık yavrumun doğum günü oldu.” diyor ve ekliyor: “13 yıl önce onu annesinden ayırsaydık toprak bizi kabul etmezdi. O gün hak üzerine davrandığımız için Allah onu bugün bize getirdi.” Halası Ayşe Hanım, duaları kaldığı yerden sürdürüyor: “Allah bu ayrılığı kimseye vermesin. Çok zor.”

Buluşmada Salih Bey’in korktuğu başına gelmiyor. Setenay, hiç görmemesine rağmen ona çok sıcak ve candan davranıyor. Yanından ayrılmıyor. Ailenin Setenay’a ayırdığı, onun çocukluğundan kalan hatıralarla, verilmek üzere alınan hediyelerle dolu odayı el ele geziyor baba kız. Hatice Hanım, eşinin, kızına duyduğu özlemi bu odaya girerek dindirdiğini anlatıyor. Kızına verdiği ilk hediyeyi de yine bu odadan çıkarıyor denizci Salih Bey. Gençlik yıllarından kalan bir bahriyeli fotoğrafını Setenay’a veriyor: “Kızım, bu elimdeki en değerli hatıram; artık senin.”

Babaanne Emel Hanım’ın Setenay’a hediyesi bir cep telefonu. Myanmar’da cep teflonu altyapısı yetersiz olduğundan, bu hediye torununun sesini babaannesine ulaştıramayacak. Fakat sembolik bir anlamı var. Artık babaanneyle torunu arasındaki iletişim hiç kopmayacak.

Setenay da eli boş gelmemiş ülkesinden. Halasına, ‘üvey’ annesine, babaannesine 10 bin kilometre öteden el işi şallar, bluzlar getirmiş. Üzerinde ‘Ufuk Türk Okulu’ yazan küçük kırmızı çantasından çıkardığı hediyeleri dağıttıktan sonra babasına döndü ve şunu söyledi: “Baba, hediye olarak sana kendimi getirdim.” Bu cümleyi duyan misafirlerin elinden çatalları düştü, lokmaları boğazlarına dizildi. Sessizlik beş-on dakika sürdü, akan gözyaşları silindi.

Setenay’ın yokluğunda mahallenin çocuklarını sevmiş babaanne Emel Hanım. Onlara harçlıklar dağıtmış: “Vasiyet ettim, öldüğüm gün bu çocuklara harçlık verilecek. Setenay’ın yokluğunda benim torunum onlar oldu. Torun sevgisi çocuk sevgisi gibi değil, bambaşka bir şey. Torun baldan tatlı. Ona kavuşmak için üç adak adamıştım. İnşallah adaklarımı yerine getireceğim.” Emel Hanım’ın Setenay ile ilgili bir vasiyeti de var. Yaşadıkları evi ona bırakmak istiyor: “Artık her şeyimiz onundur.”

Salih Bey, Setenay’la birlikte gelen ve üç gün boyunca evlerinde misafir edecekleri Hilal öğretmene de minnetlerini ifade ediyor. Türk Okulu’nun, kızlarının ve kendilerinin her şeyi olduğunu vurguluyor. Okul Müdürü Murat Küçükdüğenci’den kızının manevi babası olarak bahsediyor. Emel Hanım da oğlu gibi Türk Okulları’na dua ediyor: “Türk öğretmenlerine, onları yetiştirip uzaklara gönderen Fethullah Bey’e dualar ediyorum. Onlar olmasa torunumu bana kim getirirdi?”

13 yıllık ayrılığın 19 Mayıs’ta sona erişi bayram edasıyla kutlandı Önol ailesinin evinde. Kesilecek adaklar hatırlandı, sadakalar dağıtıldı. Sevinç, konu komşuyla paylaşıldı, yaşaran gözler dostlarla silindi. Ama ne ailenin ne de Setenay’ın heyecanı yatıştı. Onları şimdi de 8. Türkçe Olimpiyatları’nın heyecanı sardı. Salih Bey, kızının sahneye çıkacağı günü iple çekiyor: “Kızım yüzümüzü sahnede de güldürecek.”

Teksaslı öğrenci, İstiklal Marşı'nı, yazıldığı dergahta trompetiyle çaldı

Teksas'tan Ankara'ya gelen ABD'li öğrenci, İstiklal Marşı'nın yazıldığı Taceddin Dergahı'nı ziyarette Türkçe Olimpiyatları için öğrendiği İstiklal Marşı'nı trompetiyle çaldı.

Mehmet Akif Ersoy'un odasında İstiklal Marşı'nı trompetle çalan Teksaslı Alehandro, büyük beğeni topladı. Teksaslı Alehandro, binlerce kilometrelerce uzaktan geldiği Ankara'da 8. Türkçe Olimpiyatları için öğrendiği İstiklal Marşı'nı trompetiyle seslendirdi. Alehandro, elemeler öncesi provasını daziyaret ettiği Mehmet Akif Ersoy'un Taceddin Dergahı'nda yaptı.

Anayasa Mahkemesine Olimpiyat Ziyareti

Bugün (28 Mayıs) saat 11:30 - 16:00 arası Türkçe Olimpiyatları ekibi Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'a ve BBP başkanı Yalçın Topçu'ya ziyarette bulunacaklar.

27 Mayıs 2010 Perşembe

Türkçe Olimpiyatlarında kolbastı şov

Türkçe Olimpiyatları için kolbastı öğrenen Kazakistanlı öğrenciler, memleketlerindeki düğünlerde aranan isimler olmaya başlamış.

Kolbastıyı internetten izledikleri videolar ile öğrendiklerini söyleyen ekip üyeleri, olimpiyatların özel yetenek kategorisinde iddialı olduklarını söylüyor.

8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları için Kızılcahamam'daki Asya Termal Tesisleri'ne gelmeye başlayan ekipler bir birinden ilginç hikayelere sahip.
Olimpiyatlara en kalabalık heyetle katılan ülkelerden biri de Kazakistan. Toplam 40 kişiden oluşan ekip, şiir-şarkı-dil bilgisi-gramer gibi alanlarda yarışacak. Ekibin, özel yetenek kategorisinde yarışacak 9 kişi ise Kolbastıda oldukça iddialı. Kolbastıyı internetten izleyerek öğrendiklerini belirten ekip üyeleri, "Zor olmadı; ama kış aylarından bu yana çalışıyoruz." diyor.

Ekibin öğretmeni Gökhan Yıldırım, Taraz Erkek Lisesi öğrencilerinden oluşan kolbastı ekibinin Kazakistan'ın en sevilen simaları haline geldiğini söylüyor.
Öğrencilerin internetten izledikleri videolardan en sevdikleri figürleri öğrenerek 11 dakikalık bir gösteri hazırladıklarını kaydeden Yıldırım, "1,5 ay boyunca günde 3 saat çalıştılar. Artık çocukları Kazakistan'da düğünlere de davet etmeye başladılar. Birinin düğününde ekibi görenler, kendi çocuklarının düğünlerinde de seyretmek istiyorlar. Çocuklar, kendi arkadaşlarına da ders vermeye başladılar." şeklinde konuşuyor. Yıldırım, Kolbastının sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada sevilmeye başlanan bir oyun olduğunu söylüyor.

Öte yandan, otele giriş yapan Kazakistanlı öğrencilerin bahçede davul-zurna ekibi ile yaptıkları Kolbastı gösterisi büyük beğeni topladı.

Fenerbahçeli Vali Güler'e timsah hediye edildi

Bu yıl 8.'si düzenlenen Türkçe Olimpiyatları'na katılacak öğrencilerden bir kısmı, İstanbul Valisi Muammer Güler'i ziyaret etti. Vali Güler'e Türkçe şarkı ve şiirler okuyan minik öğrenciler beğeni topladı. Güler'e timsah hediye edilmesi espri konusu oldu. Fenerbahçeli olmasıyla bilinen Güler, hediyenin Türkiye'deki konjonktüre uygun olduğunu belirterek, "Bu hediye, Türkiye'deki 3 büyük takımın Bursaspor'un şampiyon olmasına döktüğü timsah gözyaşlarını anımsattı." dedi.

Bu hareketin milletin bağrında yeri var

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 8. Türkçe Olimpiyatları için dünyanın dört bir yanından Türkiye'ye gelen çocukları görünce çok duygulandığını ifade ederek, herkesi bu barış hareketinin içinde yer almaya davet etti. Çubukçu, "Olimpiyatlar gerçek bir barış hareketidir. Bu hareketin milletin bağrında yeri var." dedi.

Bu yıl 8.'si gerçekleştirilen Türkçe Olimpiyatları'nın açılış etkinliği İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda görkemli bir törenle yapıldı. Törene katılan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, bu yıl gördüğü manzarayı ilerisi için 'umut verici' olarak niteleyerek, olimpiyatlara olan ilginin giderek arttığını ifade etti.

"Her geçen yıl Olimpiyatlara katılan ülke sayısı artıyor ve bununla birlikte her yıl bu olimpiyatlara ilgi de artıyor. Türkçe, dünyada en yaygın olarak konuşulan beşinci dil. İnsanların birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlayan temel unsur, dildir." diyen Bakan Çubukçu, Türkçenin birleştirici gücünün tüm dünyayı Türk okulları sayesinde sardığını anlattı.

Yurtdışında faaliyet gösteren Türk okullarının büyük bir başarısı olduğunu belirten Bakan Çubukçu, sözlerine şöyle devam etti: "Başka bir ülkede, başka başka geleneklere ve kültüre sahip toplumlara bu ülkenin geleneklerini, dilini, kültürünü anlatmak gerçekten güzel bir şey. Uzakları yakın kılmaktır dil; dolayısıyla kültürlerin birbirlerine yakınlaşması ve dostluğun pekişmesi, bunun da Türkçe ile gerçekleşmiş olması son derece önemli."

CİHAN Muhabirine açıklamalarda bulunan Bakan Nimet Çubukçu, burada bir de anısını anlattı. Görevi gereği dünyanın çeşitli ülkelerinde uluslar arası toplantılara katıldığını dile getiren Çubukçu, "Onlardan birinde, Karma Ekonomik Konsey Toplantısı'nda bir genç, yanıma yaklaştı ve 'Sayın Bakanım, çay ister misiniz?' diye sordu. Ben, 'Türk müsünüz?' dedim, o da, 'Hayır, Türk okullarından mezunum' diye cevap verdi. Ben bundan ötürü büyük gurur duydum. Bu, şunu gösteriyor ki, bu gençler sadece Türkçe öğrenmekle kalmıyor, bulundukları ülkelerde önemli siyasi, bürokratik kademelerde de görev yapıyor. Bu, şu anlama gelir: Bugün gerçekleştirilen Olimpiyatlar gerçek bir barış hareketidir ve dünyaya hitap eder." ifadelerini kullandı.

Herkesi bu barış hareketinin içerisinde yer almaya davet eden Bakan Çubukçu, yaşanan gelişmelerden ötürü gururlandığını dile getirdi. Bu eğitim faaliyetlerini eleştirenleri anlayamadığını söyleyen Çubukçu, "Hangi gerekçelerle eleştirildiğini anlayamıyorum. Zaten onların ciddiye alınmaması gerekir. Ben Türkiye'nin her yerinden siyasetçilerle temas halindeyim. Önceki yıllarda bu işlere eleştirel yaklaşım sergileyen insanlar bile artık bu çocukları gördükçe, buna kayıtsız kalamıyorlar. Bu hareketin Türk milletinin bağrında bir karşılığı var ve zaten bu da yeterli" şeklinde konuştu.

"Türkçe, bilim dili olacak."

Sağlam, orta ve uzun vadede bu çocukların Türkçeyi bir bilim dili haline getireceğini vurguladı.

Bu yıl 8.'si gerçekleştirilen Uluslar arası Türkçe Olimpiyatları'nın açılış etkinliği İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda yapıldı. Etkinliğe katılarak CİHAN muhabirinin sorularını yanıtlayan Mehmet Sağlam, 120 ülkeden gelen 750 çocuğun kendisini geleceğe umutla baktırdığını ifade etti. Sağlam, onlarla birlikte gelen 300 öğretmenin tebriği hak ettiğini vurgulayarak, Türkçenin uluslar arası bir dil haline gelmesinde büyük katkılarda bulunduklarını dile getirdi.

Tüm dünyada yürütülen eğitim çalışmalarının, sonuçları bakımından önemli olduğunu kaydeden Mehmet Sağlam, "En önemlisi, Türkçemizin uluslar arası platformlarda ortak dil olarak kullanılması. Çocukların yüzde 90'a yakını kendi yerel kıyafetlerini giyiyorlar ve Türkçe konuşuyorlar. Akademik hayatta müşterek diller vardır, İngilizce, Fransızca, ama burada sadece Türkçe var, Türkçe…" ifadelerini kullandı.

Geçen yılki olimpiyatlar sırasında bir Afrikalı çocukla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında geçen diyalogu hatırlatan Sağlam, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçen yıl Başbakan, Meclis'in merdivenlerinden çıkarken bir Afrikalı öğrenci, kendisine yaklaşarak bir hikaye anlattı. Anlattığı hikayenin ardından Başbakan Erdoğan gülücüklere boğuldu ve 'çak' diyerek, Afrikalı çocukla samimi pozlar verdi. Bu çocuklar çok sıcacık ve içten. Burada da bugün çok içten manzaralar yaşıyoruz. Bekliyoruz ki, ileri yaşlarda da çocuklar bugünleri unutmasınlar."

"Orta ve uzun vadede bu manzaralara bakarak Türkçenin ileride yüz binlerce insan tarafından konuşulacağı ve bu hareketin her geçen gün çığ gibi büyüyeceğini görüyorum" diyen Sağlam, önümüzdeki yıllarda daha kapsamlı şekilde katılımın olacağını ümit ettiklerini belirtti. Türkçenin bir bilim dili olmasında bu çocukların önemine vurgu yapan Sağlam, "Dünyanın dörtbir yanından gelen çocukların Türkçe ortak dili etrafında bir araya gelmiş olmasından ötürü onurluyum, gururluyum" şeklinde konuştu.

3-5 yıl önce bu güzel görüntülerin bile yadırganabildiğini ifade eden Sağlam, 'bu değirmenin suyunun nereden geldiği' şeklinde mesnetsiz iddiaların sergilenebildiğini söyleyerek, gelinen noktada artık herkesin, kötü niyet taşımayan bütün insanların bu harekete sempatiyle baktığını belirtti. Artık buna dair bir eleştiri görmediğini belirten Mehmet Sağlam, sevgi dolu bu manzaranın artarak devam edeceğine inandığını söyledi. (CİHAN)

Bosnalı Berkoviç, Adana'da kebap yemek istiyor

Ailesi ve öğretmenlerinin teşvikiyle olimpiyatlara katılma kararı alan Bekoviç, Türkçe öğrenmeye 1 yıl önce başlamış. Şarkı dalında yarışmaya katılacak olan Berkoviç, Erhan Güleryüz'ün Akdeniz isimli parçasını seslendirecek. İbrahim Tatlıses dinlemekten hoşlandığını, Türkiye'de en ok İstanbul'u beğendiğini belirten Berkoviç, "Ankara'da güzel ama İstanbul en iyi. İstanbul'da boğaz çok güzel ." dedi.

Türkiye yemeklerini çok beğendiğini aktaran Haris Berkoviç, "En çok Adana kebabını beğendim. Adana'ya gidip kebabı orada yemek istiyorum. Bosna'da daha öncede Türk kebabı yemiştim ama Adana kebabı burada ilk kez yedim. " ifadelerini kulandı. Berkoviç ayrıca annesine de Türkçe öğrettiğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Gül'ün uçağı ile olimpiyatlara katılmış

Bu yıl 8'ncisi düzenlenen ve 120 ülkeden 750 öğrencinin katıldığı Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın elemeleri Ankara Kızılcahamam'da devam ediyor. Elemelerde birbirinden farklı hayat hikâyeleri yaşanıyor. Olimpiyatlara Kazakistan'dan katılan Lezzat Şakenova da bunlardan biri. Olimpiyatlara Kazakistan'dan katılan ve şarkı dalında yarışacak olan Şekenova, Türkiye'ye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün uçağıyla gelmiş.

Yaklaşık iki yıldır olimpiyatlara hazırlanan Şekenova, bu yıl Kazakistan'daki elemelerde birinci olmuş. Astana Kazak-Türk Okulu'nu ziyaret edecek olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yardımcıları, Kazakistan'da olimpiyatlara katılmak için hazırlık yapan Şekenova'dan okulda düzenlenecek programda şarkı söylemesini istemiş. Şekenova ve hocaları olimpiyatlara geç kalacaklarını söyleyince yetkililer katılımcıları cumhurbaşkanının uçağına davet etmiş.

Olimpiyat öğrencilerinden DSP Genel Başkanı Türker'e ziyaret

DSP Genel Başkanı Masum Türker, 8. Türkçe Olimpiyatları çerçevesinde 5 ayrı ülkeden Türkiye'ye gelen öğrencileri kabul etti. Gürcistan, Belarus, Ukrayna, Arnavutluk ve Arjantin'den gelen 6 öğrenci, DSP Genel Başkanı Türker'e Türkçe şiirler ve şarkılar okudu. Türker ülkelerine özgü hediyeler veren öğrencilerle tek tek ilgilendi. Türkçe Olimpiyatlarını herkesin uluslararası ilişkiler bakımından değerlendirmesi gereken bir olay olarak gören Türker, "Bu çalışmayı yapan arkadaşları kutluyorum. Dilimizi öğrendikten sonra Türkiye ile çok iyi ilişkiler kuracaklarına inanıyorum." dedi.

TÜRKÇE OLİMPİYATLARINA GÖRKEMLİ AÇILIŞ

Sekizincisi düzenlenen Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirilen görkemli bir açılışla başladı. 120 ülkeden gelen öğrenciler duygulu anlar yaşattı

Organizasyonun tarihini anlatan tanıtım filmi ile başlayan gece çocukların şarkılarıyla devam etti. Konuşmaların ardından aralarında Moldova, Türkmenistan, Bangladeş ve Mozambikli öğrencilerin bulunduğu 'Dünya Sazendeleri' grubu, Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar, Nasıl Geçti Habersiz ve Buruk Acı gibi Türk Sanat müziği eserlerini seslendirdi. Dünya Renkleri Halk Oyunları Topluluğu ise Karadeniz oyunları ve yerel ülke danslarından harmanlayarak segiledikleri danslarla büyük beğeni topladı.

ÖĞRETMENLERE ÖVGÜ YAĞDI

Kırgısiztan'dan Çaha Rıdvanov'un okuduğu Necip Fazıl Kısakürek'in İstanbul şiirini okuması izleyenlere duygulu anlar yaşattı. Programın sonunda Azerbaycan, Bosna Hersek, Gürcistan, Kazakistan, Moldova, Mozambik ve Türkmenistan'dan gelen olimpiyat çocukları, sözleri M. Fettullah Gülen'e ait 'Yeni Bir Dünya' şarkısını seslendirdi.

Tertip Heyeti Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam, açılış konuşmasını yaptı. Organizasyonun bir bayram olduğun belirten Sağlam, "Bugün Anamızın hak sütü gibi helal olan Türkçemizin bayramı. Bu bayrağı dalgalandıran öğretmenlerimizi kucaklıyoruz" dedi.

UZAKLAR YAKIN OLUYOR

Türkçe Olimpiyatları'nın açılış gecesine katılan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, organizasyon sayesinde uzakların yakın olduğunu söyledi. Çubukçu, "Bu güzellikte Türk okullarının büyük bir rolü var. Gittiğimiz her ülkede çok güzel manzaralarla karşılaşıyoruz. Bu barış ve iyilik hareketinin Türkiye'nin etkin bir dış politika izlemesinde aynı zamanda bu ülkenin dostlarının çoğalmasında çok büyük bir katkısı olacağını inanıyorum" diye konuştu. Geceye ayrıca İhsan Kalkavan, Mehmet Ağar, Nazlı Ilıcak, Hakan Şükür gibi çok sayıda tanınmış isim katıldı.

Türkçe Olimpiyatları Tanıtım Filmi



Aydan Şener ve İclal Aydın katılımıyla...

Kenyalı öğrenciden has baklavanın tüyoları

Kenyadan Baklava tarifi
Türkiye'de 8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'na Kenya'dan katılan Rıchard Mwanda, özel beceriler yarışmasında 'Gaziantep baklavası nasıl yenir? Has baklava nasıl anlaşılır?' başlıklı bir sunum yapacak. Kenyalı Rıchard'ın tüyoları ilgi çekiyor.

8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatlarına katılan öğrenciler birbirinden renkli sunumlarla yarışacak. Bu öğrencilerden biri de yarışmaya Kenya'dan katılan Rıchard Mwanda. Baklavayı ilk kez Kenya Işık Lisesi'ndeki Bekir isimli öğretmenin ikramı ile yediğini ve çok sevdiğini belirten Mwanda, yarışmaya da 'Gaziantep Baklavası nasıl olur? Has baklava nasıl anlaşılır?' konulu sunumu ile katılacak. Baklavayı, Gaziantep şivesi ile anlatan Mwanda bu nedenle olimpiyatlarda Gaziantepli Rıchard olarak da tanınıyor. Mwanda, baklavanın 'ele alındıktan sonra ters tarafının damağa yapıştırılarak' yenmesi gerektiğini söylüyor. Fıstık ve yağının tadının alındıktan sonra yapılması gereken 'çıtırtı testini' ise, "Sonra damağın ile dişini birleştireceksin. Eğer çıtırdı gelirse bilki o baklava Antep Baklavasıdır." şeklinde anlatıyor.

Mwanda olimpiyatlarda iddialı olduğunu da sözlerine ekliyor.

Mozambik'ten Chaquira Malunda "Leylim Ley". Zülfü Livaneli bunu görmeli...



Gala gecesinden...

8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları Samsun Etkinliği

8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları Samsun Etkinliği
120 ülkenin katılımıyla 8.'si düzenlenen Uluslararası Türkçe Olimpiyatları çerçevesinde bu yıl Samsun'da da bir etkinlik düzenleyecek.

TÜRKÇEDER'in 2003 yılında başlattığı Uluslararası Türkçe Olimpiyatları bu sene 120 ülkeden gelen öğrencilerin katılımıyla yapılacak. Düzenlediği basın toplantısında olimpiyatlar çerçevesinde Samsun'da da bir etkinlik düzenleneceğini belirten kutlama komitesi üyesi Bahattin Özkaya, "Yaklaşık 60 öğrenci ile 23 ülkenin katılımıyla gerçekleşecek Samsun etkinliğinde şarkı, şiir, folklor, ortaoyunu ve dans oyunları konseptinde muhteşem bir görsel şov sergilenecek. Samsun'da 30 Mayıs tarihinde Yaşar Doğu Spor
Salonu'nda yapılacak program, çok özel sürprizleri ile unutulmaz bir gece olacak" dedi.

Belçika Ekibi Türkçe Olimpiyatları için Ankara'ya hareket etti

 Türkiye'nin en prestijli yarışmalarından biri olan Türkçe Olimpiyatları, her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın 115 farklı ülkesinden genç yarışmacıları ağırlamaya başladı. Bu yıl 8'incisi düzenlenecek olan Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'na Belçika ekibi de oldukça iddialı hazırlandı. Belçika'dan yarışmaya katılacak olan ekip, aylardır bu yarışmaya hazırlandığını belirtiyor. Belçika, Ankara'da Kızılcahamam da yapılacak olan finallere 4 öğrenci ile katılıyor. Brüksel Havaalanı'ndan Ankara'ya doğru yola çıkan ekip, bir hafta boyunca bir yandan eğlenirken hem yarışacak hem de dünyanın farklı ülkelerinden gelen yaşıtlarıyla kaynaşacak.

Belçika'daki ekibin sorumlusu Hüsnü Can böyle bir organizasyonda yer almanın heyecan verdiğini, çocukların heyecan ve mutluluğunun da gözlerinden okunabildiğini söyledi. Can, amaçlarının sadece yarışmak olmadığını, Türkiye'de Belçika'yı da en iyi şekilde tanıtmak ve temsil etmek istediklerini aktardı. Hüsnü Can, Belçika'yı tanıtım için yanlarına dünyaca meşhur Belçika çikolatalarını aldıklarını ve bunları dağıtacaklarını söyledi.

Yarışmaya Belçika'dan 4 öğrenci katılıyor. Yarışmaya katılacak olan öğrencilerden Nora Haesevoets, Barış Manço'nun "Can Bedenden Çıkmayınca" parçasıyla şarkı finallerine katılırken, Zoë Jacquet şiir kategorisinde Belçika'yı "Millet Ruhu" isimli şiir ile temsil edecek. Yine şiir dalında Erva Çağlar da "Sakarya" şiiriyle yarışmaya katılıyor. Lale Demir de kompozisyon yarışmasında başarı arayacak. Belçika ekibinin yanında, Lüksemburg adına yarışacak olan Ahmet Koşar da "Ey Yolcu" şiiri ile Lüksemburg'u temsil edecek.

Hüsnü Can, ailelerin de çocuklarına destek olmak amacıyla ve oradaki atmosferi yakında görebilmek adına kafilede yer aldıklarını belirtti.

Serdar Turgut Türkçe Olimpiyatları'nı eleştirdi

Habertürk'te Gündem programına konuk olarak katılan Serdar Turgut, Türkçe Olimpiyatları'nı önce övdü sonra "bir konuda" eleştirdi. İşte o sitem...

8. Türkçe Olimpiyatı'na katılan öğrencilerin medya ile buluşması devam ediyor. Habertürk TV'ye konuk olan misafir öğrenciler sıcak mesajlar verdi, yeteneklerini sergiledi. Katılan öğrencilere övgüler dizen Serdar Turgut bir eleştirisini söylemeden geçmedi. İzleyin...


8. Türkçe Olimpiyatı'na katılan öğrencilerin medya ile buluşması devam ediyor. Katıldıkları her programda mest eden çocuklar cuma günü 19:30'da Mehmet Ali Birand ile Kanal D Haber'e, yine aynı gün CNNTürk'te 19:45'te 5n1k programında Cüneyt Özdemir'e konuk olacaklar. Ayrıca Türkçe'nin çocukları, yarın (perşembe) sabah da 09:20'de Kanal 7'ye Nur Ertürk'ün programına misafir olacak.

Canlı yayında harika gösteri

8. Türkçe Olimpiyatları için ülkemize gelen 120 ülkeden 750 çocuk izleyenleri mest etmeye devam ediyor. Dün akşam NTV'ye ve 24 televizyonuna konuk olan Türkçe'nin çocukları ekran başındakileri hayran bıraktı. İşte o anlar...

İŞTE NTV'DEKİ "CANLI GASTE" PROGRAMINDAN ÇOK RENKLİ GÖRÜNTÜLER



VE KANAL 24'TE MODERATÖR GECE PROGRAMI...

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Türkçe Olimpiyatları muhteşem başladı

26 Mayıs-10 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek 8.Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan açılış töreni ile başladı. Medya siyaset ve iş dünyasından ünlü isimler katıldı.




Samanyoluhaber.com Türkçe Olimpiyatları'nı ayağınıza getirdi. Programdaki sürpriz gelişmeler, renkli görüntüler ve tüm ayrıntılar samanyoluhaber.com'da...



Salih Memecan: Gurur duyuyorum

Medya Derneği Başkanı ve Sabah Gazetesi karikatüristi Salih Memecan, Türkçe Olimpiyatları için Türkiye'ye gelen çocukları görmekten gurur duyduğunu ifade etti.
Memecan, tüm dünyada Türkçe konuşan çocukların ilerisi için barış umutlarını artırdığını kaydetti.

Bu yıl 8.'si düzenlenen Uluslar arası Türkçe Olimpiyatları'nın açılış organizasyonu Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirildi. Etkinliğe katılan Medya Derneği Başkanı ve Sabah Gazetesi karikatüristi Salih Memecan, gördüğü manzaradan çok etkilendiğini ifade ederek, tüm dünyadan Türkçe konuşan çocukları bir arada görmekten ötürü gurur duyduğunu belirtti.

"Bu çocuklar ileride barışa büyük katkıda bulunacak" diyen Memecan, "Türkçeyi ve Türk kültürünü bilen on binlerce öğrenci dünya barışı için çok önemli. Son olarak Hindistan'da Haydarabad'daki koleji gezdim. Çok renkli ve bizi gururlandıran manzaralar vardı" cümlelerini kullandı.

Dünyanın dörtbir yanında ufacık çocuklara Türkçe öğretmek için çırpınan öğretmenlerin çabalarını takdirle karşıladığını belirten Memecan, asıl teşekkürü onların hak ettiğini belirterek, "Bu çalışmaları gerçekleştirenlere, bu eğitim organizasyonlarına vesile olanlara çok teşekkür ediyorum" dedi.

25 Mayıs 2010 Salı

Türkçe Olimpiyatları'nda jüri üyesi olmak isterdim

Ünlü sanatçı Coşkun Sabah, 'kültürel birleşim' olarak nitelendirdiği Türkçe Olimpiyatları'na açık destek verdi. Bükreş'te düzenlenen Türk Gecesi'nde nostaljik şarkılarını seslendiren Sabah, Cihan'ın sorularını cevapladı.

Bu yıl sekizincisi düzenlenecek Türkçe Olimpiyatları'na açık destek veren ünlü sanatçı olimpiyatları 'kültürel birleşim' olarak niteledi. "Afrikalı bir çocuğun Türkçe okuması, işte kültürel birleşim budur. O çocuk Türk sevdalısıdır artık." diyen Coşkun Sabah, yarışmalarda jüri üyeliği yapmak istediğini ifade etti. Sabah, "Sanırım iki yıl önceydi. Jüri üyesi olarak davet etmişlerdi, ama aynı gün konserim vardı, gidemedim. Yarışmaların birinde jüri olarak bulunmak isterim." şeklinde konuştu.

Atatürk Havalimanı'nda Türkçe Olimpiyatları Sergisi açıldı

Geçmiş yıllarda düzenlenen Türkçe olimpiyatlarında çekilen fotoğraflardan oluşan Türkçe Olimpiyatları Sergisi, Atatürk Havalimanında açıldı.

TAV Galeri'de düzenlenen açılış töreninde konuşan Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Temel Kotil, Atatürk Havalimanının dünyanın en iyi terminali seçildiğini hatırlattı.

Havalimanının bugün 8. Türkçe Olimpiyatları'nda yarışacak çocukları ağırladığını belirten Kotil, ''THY olarak dünyada 67 ülkede 120 noktaya uçuyoruz. Demek ki Türkçemiz THY'den daha ileridedir. Biz de bunu geliştirmek için çaba sarfediyoruz'' diye konuştu.

Mozambikli Jose'un türküsü, gurbetçi kadını gözyaşlarına boğdu

Türkçe Olimpiyatları'na katılan farklı kıtalar ve farklı ülkelerden yüzlerce gencin oluşturduğu renk cümbüşünün anlatıldığı fotoğraf sergisinde duygusal anlar yaşandı. Hamburg'a gitmek için dış hatlar terminalinde bekleyen gurbetçi Nadire Süen, Mozambik'ten Bangaina Jose'nın 'Sivas'ın Yollarına' türküsü karşısında gözyaşlarını tutamadı.

Geçen yıl yapılan Türkçe Olimpiyatları'nda Zaman Gazetesi foto muhabirlerinin çektikleri arasından seçilen 70 kare fotoğraf dış hatlar terminali gidiş katındaki TAV Galeri'de beğeniye sunuldu. Mozambik'ten Bangaina Jose'nın 'Sivas'ın Yollarına' türküsünü duyan gurbetçi Nadire Süen gözyaşlarını tutamadı.

ANTALYA - 8. ULUSLARARASI TÜRKÇE OLİMPİYATLARI

8. ULUSLARARASI TÜRKÇE OLİMPİYATLARI
- ANTALYA’DA 7 HAZİRAN TARİHİNDE GERÇEKLEŞTİRİLECEK OLAN ETKİNLİKTE 120 ÜLKEDEN 759 ÖĞRENCİ AYNI DİLİ KONUŞUCAK

ANTALYA (İHA) - Türkçe Öğretimi Derneği (TÜRKÇEDER) tarafından bu yıl 8’incisi düzenlenen ‘Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’na 120 ülkeden 750 öğrenci katılacak.
26 Mayıs-10 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan ‘8.Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’, Dolmabahçe Sarayı’nda yapılacak görkemli açılış programıyla başlayacak.
14 KENTTE DÜZENLENECEK
Bu yıl olimpiyat etkinlikleri 14 büyükşehirde yapılacak. Antalya olimpiyata, 7 Haziran 2010 Pazartesi günü ev sahipliği yapacak. Antalya Atatürk Stadyumu’ndaki Türkçe şölenini 10 bin kişi izleyecek.
AYNI DİLİ KONUŞUYORUZ
8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’na bu yıl Galler, Danimarka-Grönland, İspanya, Lüksemburg, Venezüella’nın katılımı ile ülke sayısının 120’ye ulaştığı bildirilirken, olimpiyatların bu yılki sloganının ise ‘Aynı dili konuşuyoruz’ olacağı ifade edildi.
Türkiye çok yakında yenisinin mutluluk ve grurunu yaşayacak. Hazırlıklar bütün hızıyla devam ediyor. Bu çerçevede Atatürk Havalimanı'na, Türkiye'nin, Sevgi Dili'nin anavatanı olduğunu gösteren çok özel bir sergi açıldı. 100 karelik 100 gülen yüz fotoğraf sergisi geçmiş yıllardaki Türkçe Olimpiyatları'nın özel anlarından oluşuyor. Onlar sadece birer kare ama çok şey anlatıyor. Atatürk Havalimanı'na ayak basanlara adeta Sevgi Dili ülkesine hoşgeldiniz diyen fotoğraf sergisi renkli bir törenle açıldı... Açılışa çeşitli ülkelerden gelen misafir öğrenciler de katıldı... Geçen senenin dikkat çeken öğrencileri de oradaydı... Fotoğraflarda kalan anıları bire kere daha yaşattılar... İstanbul'un dışında Ankara Esenboğa ve İzmir Çiğli Havaalanı'nın dış hatlar terminalinde 20 haziran'a kadar "100 karelik 100 gülen yüz" fotoğraf sergisi açık olacak...

Miniatürk'e hayran oldular

Olimpiyat çocukları Boğaz sefasında

Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nda 120 ülke adına yarışacak 750 öğrenciden bir kısmı Türkiye'ye geldi. Çocuklardan 120'si dün İstanbul'daydı. Miniatürk'ü gezerek Türkiye'nin tarihî ve turistik şehirlerini tanıyan yarışmacılar, Boğaz turuyla İstanbul'un eşsiz güzelliğini görme fırsatı yakaladı.



Onlar bu yıl sekizincisi düzenlenen Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'na katılmak üzere binlerce kilometre uzaklıktan geldiler Türkiye'ye. Mozambik, Endonezya, Kenya, Kazakistan, ABD, Rusya ve Grönland'ın aralarında bulunduğu 120 ülkeden gelen 120 olimpiyat çocuğu, İstanbul ziyaretlerinin ilk durağında Miniatürk'ü gezdi, ardından Boğaz sefası yaptı. Kuruçeşme'den tekneye binen gençler, bir yandan güneşin ve Boğaz'ın tadını çıkarırken bir yandan da final öncesi yeteneklerini sergiledi. Kolbastı ve horon oynayıp şarkılar söyleyen yarışmacılar, Boğaz'da renkli görüntüler oluşturdu.
Türkiye'ye hayranlıklarını "Çok güzel bir ülke, Türk insanı çok misafirperver." sözleriyle dile getiren çocuklar en çok baklava ve döneri sevdiklerini söylüyor. 16 yaşındaki İbrahim Dia, 7 bin kilometre uzaklıktan Mali'den geliyor. 8 aydır Türkçe öğrenen İbrahim, olimpiyatlarda bu yıl ilk kez düzenlenecek olan folklor dalında yarışacak. Trabzon horonu oynayacak olan İbrahim, Türk okuluna gittiği için kendini şanslı görüyor. "Öğretmenlerimi çok seviyorum, bize çok iyi eğitim veriyorlar. Onlar sayesinde Türkiye'yi yakından tanıma fırsatı buldum." diyen İbrahim en çok kebap ve dondurmayı sevdiğini belirtiyor. Mali'den gelen bir diğer olimpiyat çocuğu 12 yaşındaki Aminata Tinada Thiam. İki yıldır Türk okuluna giden genç kız, şarkı finalinde 'Yağdır Mevlam Su' şarkısını seslendirecek. Emel Sayın'ı çok sevdiğini ve boş vakitlerinde Türkçe şarkı söylediğini anlatan Aminata, ilk kez denizi gördüğü için çok heyecanlıydı. Hindistan'dan gelen İpşita Sanyal (15), halkoyunları dalında yarışacak. Artvin halayı, damat halayı, misket ve Karadeniz horonu oynayabilen İpşita, 5 yıldır Türkçe öğreniyor. 12 gün boyunca Ankara Eryaman'da bir Türk ailenin yanında misafir olan İpşita, çok unutulmaz günler geçirdiğini dile getiriyor. İpşita "Yanında kaldığım aile beni çok güzel ağırladı. Benim için çok güzel yemekler hazırladılar. Onlardan ayrıldığım için çok üzüldüm. 2 gün boyunca ağladım. Onları çok özleyeceğim." diyor.
Amcası sayesinde bir yıl önce Türk okullarıyla tanışan Mozambikli Shaquira Malunda (15) da, Türk okuluna gidiyor olmasının kendisini çok mutlu ettiğini ifade ediyor. İbrahim Tatlıses'in 'Haydi Söyle' isimli şarkısını olimpiyat finalinde seslendirecek olan genç kız, Türkçe şarkıları da çok sevdiğini vurguluyor.
Miniatürk gezileri boyunca ziyaretçilerin ilgisini çeken olimpiyat çocukları bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi. Malili gençlerin oluşturduğu folklor ekibi Trabzon horonuyla göz doldururken, şarkı finalistleri de söyledikleri şarkılarla ziyaretçilere keyifli dakikalar yaşattı. Kuruçeşme'de tekneye binen gençler, iki saat boyunca Boğaz'ın tadını çıkarttı. Eğlenceler teknede de devam etti. Gösterilerini final öncesi teknede sergileyen yarışmacılar, özellikle kolbastıyla izleyenlerin büyük beğenisini topladı.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

8.Uluslarası Türkçe Olimpiyatları Tanıtım Filmi

Türkçe Olimpiyatları her sene olduğu gibi bu senede büyük ihtişamıyla bizlerle bulaşacak.Nice emeğin,gayretin verdiği sonuca hep birlikte şahit olacağız...
Dünyanın çeşitli yerlerinde güzel Türkçe'mizin konuşulduğunu duymak,bir Afrikalıdan bir İngilizden bir Avusturalyalıdan kültürümüzün esintilerini görmek gerçekten gurur verici bir olay...Bu organizasyonun dahada gelişerek devam etmesi büyük temennimiz....
8.Türkçe Olimpiyatlarının tanıtım filmi bir kez daha bu organizasyonun güzelliğini gösteriyor...

8.ULUSLARASI TÜRKÇE OLİMPİYATLARI TANITIM FİLMİ




Ön İzleme Resimleri;

Resim

8.Uluslarası Türkçe Olimpiyatları 2010

Türkçe Olimpiyatları Tarihe Altın Harflerle Yazılacak

Resim

Türkçe Olimpiyatları tarihe altın harflerle yazılacak

Dünya çocuklarını sevgi dili Türkçe etrafında buluşturan Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'na 4 gün kaldı. Bu yıl sekizincisi düzenlenen yarışmaya, 120 ülkeden 750 öğrenci ile 300 öğretmen katılacak.

26 Mayıs'ta Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirilecek görkemli bir açılış töreni ile başlayacak olan olimpiyatlar, 10 Haziran'da sona erecek.

Resim

Organizasyonun tanıtımı için Ankara Rixos Otel'de yapılan basın toplantısında konuşan Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, Türkçenin artık evrensel bir dil olduğunu söyledi. Olimpiyatların tarihe altın harflerle yazılacak bir destan olduğunu vurgulayan Akalın, dünyanın 46 ülkesinde Türkçenin en az bir ortaöğretim kurumunda yabancı dil olarak, 24 ülkede Türkoloji araştırma merkezlerinde, 9 ülkede ise Türkçe öğretim yapan üniversitede okutulduğu bilgisini verdi. Birleşmiş Milletler'e kayıtlı 192 ülke olduğunu, Türkçenin bu ülkelerin 4'te 3'ünde öğretildiğini anlatan TDK Başkanı, çok yakın gelecekte dünyada Türkçe konuşan nüfusun önemli oranda artacağını kaydetti. Akalın, Türkçenin evrensel bir dil olmasında yurtdışındaki Türk okullarının büyük katkı sağladığının altını çizdi.

Türkçe Öğretimi Derneği tarafından düzenlenen olimpiyat etkinlikleri bu yıl 14 büyükşehirde yapılacak. Bayram havası, Ankara ve İstanbul'un yanı sıra Trabzon, Samsun, Bursa, Malatya, Konya, Kayseri, İzmir, Erzurum, Gaziantep, Antalya, Manisa, Kahramanmaraş'ta yapılacak etkinlikler ile Türkiye geneline yayılacak. Dolmabahçe'deki açılış töreninin sunuculuğunu ünlü sunucu ve oyuncu Kadir Çöpdemir yapacak. Bu sene ilk kez gerçekleştirilen halkoyunları finalini ise ünlü türkücü Orhan Hakalmaz sunacak. 31 Mayıs'ta Bursa'da halkoyunları finali, 1 Haziran'da İstanbul'da şarkı finali, 3 Haziran'da Konya'da şiir finali yapılacak. Ödül töreni, 5 Haziran'da Ankara Arena Spor Salonu'nda gerçekleşecek. Ödül töreninde, olimpiyatlarda her yıl verilen 'özel ödül'lerden Atatürk Türk Dili Ödülü bu yıl İspanya Başbakanı ve Medeniyetler İttifakı Eşbaşkanı Jose Luis Rodriguez Zapatero adına Ankara Büyükelçisi Joan Clos Matheu'ya verilecek.

ZAMAN

Türkçe Olimpiyatları dergisi, okuyucuyla buluşuyor

Mersin'in Erdemli ilçesi Sıraç köyünde yaşayan Mehmet ve Raziye Gülbay çifti, Senegal'e gönderdikleri oğulları Erol'u bir yıldır görmemişlerdi.
Erol öğretmen, Senegal'den üç siyahi öğrencisiyle Türkiye'ye gelmiştir ama ailesinin yanına, Erdemli'ye kadar gidecek vakti yoktur. Öğrencileri Kayseri'de yapılacak olimpiyat finallerine katılacak; o da öğrencilerini bırakıp gidemeyecektir. Yürümekte zorluk çeken kanser hastası babası ve yaşlı annesi köylerinden kalkıp oğullarını görmek için Kayseri'ye gelirler. Bir yıldır görmedikleri oğullarıyla otogarda sadece iki saat görüşür ve ayrılırlar. Erol öğretmenin yanında getirdiği esmer çocuklar, "Nasılsınız, iyi misiniz?" diye, öğretmenlerinin yaşlı anne-babasının elini öperler... O iki yaşlı insan, bu hale şaşar kalır... Uzak bir gurbete gönderdikleri oğullarının evine bile gelememesine mi üzülsünler, yoksa o uzak ülkeden gelen sevimli esmer çocukların Türkçe konuşarak ellerini öpmesine mi sevinsinler, bilemezler... Sevinçle hüznün iç içe geçtiği bu yürek burkucu öykü, bugünlerde yavaş yavaş haberlerini duymaya başladığımız Türkçe Olimpiyatları'nın ilk sayısı yayımlanan dergisinde geçiyor.
Bu yıl 8.si gerçekleştirilecek olan Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, etkinliklerin daha geniş kitlelere tanıtılması amacıyla bir dergi yayımladı. İlk sayısı bugün bayilerde olan dergide, olimpiyatların dünden bugüne tarihi, dünyanın yaklaşık 120 ülkesinde eğitim gönüllüsü olarak çalışan öğretmenlerin hikâyeleri ve Türkçenin dünyada yayılma alanını her geçen gün genişletmesi işleniyor. Arnavutluk iç savaşı sırasında öğretmenlerin bütün tehlikelere rağmen okulu terk etmeyişleri, unutulmaz bir fedakarlık destanı olarak hafızalardaki yerini koruyor. Dergide yer alan bu ve benzer pek çok olay, Türkçe sevdalısı öğretmenlerin olimpiyatları bugün herkesin gurur duyduğu bir seviyeye nasıl getirdiklerini gözler önüne seriyor. Farklı görüşlerden yazar, düşünür ve sanatçılar da olimpiyatlar ve Türk okulları hakkındaki değerlendirmelerinde hep bu başarının kahramanları olarak öğretmenleri selamlıyor.
Türkçe Olimpiyatları Tertip Komitesi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam, kendisiyle yapılan röportajda, 17 ülke ile başlayıp bugün 120 ülkeye ulaşan olimpiyat organizasyonunu anlatıyor. Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın ise olimpiyatların Türkçenin yaygınlaşması açısından ifa ettiği görevi ortaya koyuyor. Edebiyat, sinema, müzik, reklam ve gösteri dünyasından çok sayıda ünlü isim de yaptıkları değerlendirmede, Türkçe Olimpiyatları'nın Türkiye'nin dünyadaki en büyük markası olduğu görüşünde birleşiyor. Fatih Kısaparmak, Serdar Ortaç, Mehmet Ali Birand, Oktay Kaynarca, Hakan Şükür, Deniz Arcak gibi ünlüler, kendileriyle yapılan röportajlarda Türkçe Olimpiyatları'na dair izlenimlerini aktarıyor. Prof. Dr. Naci Bostancı, Prof. Dr. Kemal Karpat, Ahmet Turan Alkan ve Dr. M. Ali Kılıçbay ise dergiye Türk okulları ve olimpiyatlarla ilgili değerlendirmelerini içeren birer makale ile katkıda bulunuyor. Prof. Dr. Karpat'ın bir cümlesi, pek çok şeyi anlatmaya yetiyor: "Bu okulları daha yakından tanımak ve takdir etmek, her Türk'ün vazifesidir. Gerçekten bu okullar kuruluş ve Türkiye'nin dışarıya açılması ve tanıtılması bakımından iftihar edilecek bir seviyededir."
ZAMAN

21 Mayıs 2010 Cuma

Türkçe Olimpiyatları'na "En İyi Organizasyon"Ödülü

Bu yıl 8.si düzenlenecek Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, 'En iyi çocuk organizasyonu' ödülüne layık görüldü.

Çocuk duyarlılığı konusunda kamuoyu oluşturmak amacıyla kurulan Çocuk Markaları Derneği (Children's Brands Academy-CBA), çocuklara hizmet veren markaların en iyilerini ödüllendirdi. Çocuklarla ilgili hizmet veren tüm kurum ve kuruluşların CBA bünyesinde oluşturduğu komisyonda yapılan değerlendirmede hazır giyimden televizyon yayıncılığına, yazılı basından gıdaya, en iyi sosyal sorumluluk projesinden en iyi mesaj veren bankaya kadar 24 dalda 'en iyiler' belirlendi. Buna göre 'En iyi çocuk organizasyonu' ödülünü Uluslararası Türkçe Olimpiyatları almaya hak kazandı. En iyi çocuk hazır giyim markası LC Waikiki, en iyi çocuk internet eğitim programı TTNet Vitamin olurken en iyi çocuk kanalı TRT Çocuk, en iyi çocuk hastanesi Medical Park seçildi.

26 Mayıs ile 10 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek 8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'na bu yıl 120 ülkeden 750 öğrenci katılacak.

ZAMAN / İ.Asalioğlu

8.Uluslarası Türkçe Olimpiyatları 2010

Türkçeyi Nasıl Öğretiyorlar?

Sedat Gülmez

Yaklaşık 20 yıldır dünyanın farklı coğrafyalarında hizmet veren Türk okulları, Türkçeye samimiyet, saygı, vefa ve sevgi gibi anlamlar yüklenmesini sağladı. Peki, hâlihazırda devam eden süreç bu noktaya nasıl ulaştı?

‘Türkçeyi nasıl öğretiyorlar?”, yurt dışındaki Türk okullarıyla alakalı şimdiye kadar ortaya atılan binlerce sualden sadece biri. Üstelik cevabı çok çetrefilli değil. İşini sevme, bulunduğu ülkenin hassasiyetlerini gözetme, öğrencilerle diyaloğu yüksek tutma ve tabii çok çalışma… Fakat zikredilenler, izahta ne kadar başarılı?

Bugün dünya genelinde eğitimcilerin çoğu, ‘Dil öğrenmek mi yoksa öğretmek mi daha zor?’ ikileminden çıkamadı. Meseleyi netleştirme adına yeni sorular üretelim: Türkiye’de mi yoksa İngiltere’de mi İngilizce öğrenmek daha kolay? Pratik ihtimali yönüyle İngiltere daha cazip. Ya öğretme? Eğitimci hangisinde daha rahat çalışır? Birinci şık burada da ön plana çıkıyor. Demek ki farklı bir coğrafyada dil öğretilirken zorlanılıyor. İngilizcenin yaygınlığına rağmen durum böyleyken diğerleri için sürecin karışıklığını fark etmek hiç de zor değil.

İrdelemeyi Türkçeyle sürdürürsek… 1990’ların başı hatta 2000’e kadar uluslararası düzeydeki etkinliği neydi? Oysa Soğuk Savaş döneminde “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne” söylemiyle gücünün genişliğine atıf yapılırdı. Yüz milyonlarca insanın konuştuğu canlı bir Türkçeden bahsedilirdi. Sovyetler’in yıkılması temenni edilir, Orta Asya’daki “dini, ırkı ve dili bir” kardeşlerle buluşulacak günlerin hayali kurulurdu. Fakat Sovyetler’in dağılması pembe hülyaları gerçeğe dönüştürmediği gibi acı bir hakikati de yüzlere çarptı. Kendi aralarında dahi Rusça haricinde anlaşmaları güç bir Türkî Cumhuriyetler vardı, karşıda. İçtenlik ve samimiyet yüksekti ama insanlar birbirini anla(ya)mıyordu. Kısacası Türkiye Türkçesi, anavatanında “yabancı dil” pozisyonundaydı. Sıkıntıyı ilk fark eden ve yaşayanlar, arkasında gönül ehli müteşebbislerin desteği okul açma gayesiyle Orta Asya’ya gelen öğretmenlerdi.

Binalar tutuluyor, onarılıyor, sınıflar hazırlanıyor, öğrenciler bulunuyor, öğretmen derse giriyor ancak talebelerle hoca anlaşamıyordu. Materyal de eksik kaldığından devreye jest ve mimikler giriyor, çat pat diyaloglar kuruluyordu. Tabii selefler, haleflerinin de aynı sıkıntılara girmemesi için not defterlerine buldukları çözümleri yazıyor ve yeni gelenlerin eline “Bunlara dikkat et!” uyarısıyla veriyordu. Böylece Mehmet Müjde gibi acemiler de yeni problemlerle karşılaşmadan sisteme giriyordu: “90’ların ikinci yarısında Başkurdistan’a gitmiştim. Benden önce birilerinin gelmesinin nimetlerinden faydalandım tabii. Yine de nasıl anlatacağım heyecanı vardı. Sonra Türkçe bilen bir öğrenciyi yanıma alıp girdim sınıfa. O an öyle rahatlamıştım ki istediklerimi söyleyebildim ve heyecanım azaldı.” Önceleri basit kelime, cümle ve gündelik dil egzersizleri yapılıyordu. Yetmiyor, yatılı eğitim fırsata dönüştürülüp her an öğrencilerle geçiriliyor, böylece dil eğitimi sınıf dışına taşıyordu.

Sabah Pirinç,Öğlen Pirinç,Akşam Pirinç

Tabii bir yandan da okul sayısı artıyordu. Bu yükselen tempo ve sistemli hareket demekti. Öğretmen açığı pek yaşanmıyordu ama materyal sıkıntısı kendini hissettiriyordu. Artık sağa sola alınan notlardan ziyade düzenli hazırlanmış kaynaklar gerekiyordu. İhtiyaç, yabancılara Türkçe öğretim setleri hazırlayan bugünkü Dil Set Yayınları’nın ilk şeklini doğurdu. Öğretmeler Türkiye’ye geliyor, bulundukları ülkelerin kültürünü, sosyal yapısını, ekonomik durumunu, insan ilişkilerini anlatıyor, eserlerde söz konusu inceliklere dikkat ediliyordu. Yoksa Kasım Aksoy’un Madagaskar’da yaşadıkları gibi mahcubiyete kapı aralayan durumlarla karşılaşılabilirdi: “Bir gün kahvaltıyı anlatıyorum sınıfta. Kültürümüze göre zeytin, reçel, bal sıralıyorum. Öğrencilerden biri gülerek ‘Öğretmenim bu kadar şeyi kahvaltıda mı yiyorsunuz?’ sorusunu yöneltti. Evet, deyince ‘Bizde sabah pirinç, öğle pirinç, akşam pirinç…’ demesin mi? O an çok utanmıştım.”

Tam işler rayına oturuyor derken ilk günler cılız kalan ancak okul sayısı arttıkça yayılan ve zihinleri karıştırmaya açık yeni problemler belirdi. Meselenin samimiyetine inananların yanında “Amaçları neydi?”, “Matematik, fen bilimleri, İngilizce tamam; Türkçe ne alaka?” “Türkçülük için mi geldiler?” veya “Müslümanlık propagandası mı yapmaya çalışıyorsunuz?” minvalinde korkuya kapılan –ki söz konusu hislerin oluşmasında Türkiye’den kimi mihrakların mesnetsiz karalama kampanyalarının da etkisi büyüktü– kişiler beliriyordu. İngilizce, matematik, fen ve sosyal bilimler hususunda gerekli izahatlar yüreklere su serpiyordu ama Türkçe dersi ve öğretmenleri daha çetin imtihanlara maruz kalıyordu.

Nihayet “dilciler” engelleri aşmayı “dili” kullanmada buldu. Başta Türkçe öğretmenleri tüm eğitimciler, artık mevzuyu öğrencilerin gönlünden velilerin ve toplumun gönlüne yaymaya niyetlendi. Öğrencilerle klasik hoca-öğrenci diyaloğunun ötesinde bir iletişim kanalı kuruluyordu. Fikriyat bu yönde evrildikçe sınıflarda Türkçe öğretme ve öğrenme süreci kolaylaşıyordu. Artık öğrenciler “Bir dil bir insan!” mantığıyla Türkçenin gelecekte kendilerine açacağı kapıları hayal ediyordu. Çocuklar anne babalarıyla öğretmenleri arasında tercümanlık yapabilecek seviyeye geldikçe ebeveynlerin memnuniyeti artıyordu.

Zamanla başta matematik olmak üzere diğer derslerde alınan ulusal ve uluslararası başarılar okulların prestijini artırdı. Artık üst düzey devlet yöneticileri dahi çocuklarını veya yakınlarını buralarda okutmayı arzuluyordu. Talepler artıyor, sınırlı kontenjan yüzünden sınavlar açılıyor, önce yüzlerce ardından binlerce aday kazanabilmek için ter döküyordu. Yer yer torpil teklifleri bile alınıyordu. Gelişmeler, aleyhte propagandaları boşa çıkarıyordu.

İlerleyen dönemlerde farklı yarışmalarla kaynaşmalar artıyordu. Ulusal düzeydeki Türkçe yarışmaları da bunlardan biriydi. Başta Orta Asya olmak üzere imkânı el veren coğrafyalarda okullar kendi aralarında dil öğretimi temelinde yarışıyor, birinciler onore ediliyordu. Benimsendikçe yaygınlığı artan Türkçe maratonlarının uluslararası düzeye taşınması gündeme gelince de değişik bir coşku başlıyordu. Tahmin edilenden büyük rağbet görünce de heyecan artıyor, yeni yarışma dalları oluşturuluyordu.

Nihayet Türkçe Olimpiyatları ismini alan organizasyon dile dönük ilgiyi artırıyor, bu da Türkçe öğretmenlerinin işini kolaylaştırıyordu. Öğrenciler önlerindeki Türkiye’ye gitme ve madalya ile dönme ihtimalini değerlendirebilmek gayesiyle Türkçeye ayırdıkları vakti artırıyordu. M. Azad Boztaş gibi öğretmenler de talebelerini ikna için olimpiyat kozunu iyi kullanıyordu: “Tanzanya gibi beyaz adamın kötü olduğunu düşünen bir ülkedesiniz ve beyazsınız. O insanlar size güvenip çocuklarını emanet ediyor ve Türkiye’ye gönderiyor. Evvela bu değinilmesi gereken bir husus. Sonra öğrencilerde yer yer çekinceler var, bunu aşmanız lazım. Ancak katıldığımız bir olimpiyattan sonra ülkeye gümüş madalya getirmemiz işimizi kolaylaştırdı. Ödül alan Hashim Hilal Bhoki isimli öğrencimiz diğerlerine örnek teşkil etti. Artık diğerleri de olimpiyat gayesiyle Türkçeye daha fazla ilgi gösteriyor.”

Gelinen aşamada Türkçe önündeki engeller azaldı denilebilir. İlk anda Orta Asya’da Rusça, Afrika’da İngilizce karşısındaki eziklik zamanla değişiyor. Hatta yarış yer yer atbaşı gidiyor. Tabii Avrupa ve Amerika için diğerlerine nazaran aşılması gereken hususlar var. Çünkü her yeni ulaşılan memlekette daha öncekilerde karşılaşılan problem süreci neredeyse aynı suale kilitleniyor: “Niye Türkçe öğreneceğim?” Lakin şu rahatlıkla söylenebilir ki şimdiye kadar elde edilen tecrübe engelleri daha kısa sürede aşmada büyük getiri sağlıyor.

Aslında süreci daha iyi anlayabilmek için Türkçe öğretmenlerinin tecrübeleri iyi misaller veriyor. Her şeyden önce bu insanların sevdiklerinden ayrılıp vatanlarından uzak bir coğrafyaya gitmesi ve bunu yaparken de şahsi anlamda büyük idealler hülyasıyla yola çıkması ne kadar çok dillendirilse de tekrar tekrar dikkatle incelenmeli. Çünkü onlar sadece “Yapılması gereken bir iş için bana ihtiyaç var!” düşüncesiyle yola çıktı. Yoksa 2000’den bu yana Arnavutluk’ta bulunan Adem Çalışkan, ebeveyninden iki yıllık izin alıp yola çıkmasına rağmen 5 senedir Bangladeş’te hizmet veren Ahmet Makan, Kamboçya derken Avustralya gibi Türkiye’ye binlerce kilometre uzakta alın teri döken Serap Şahin, yeni dünya Amerika’da koşturan Oğuzhan Aras ve ismini Japonya’nın başkenti Tokyo ile karıştırdığı Togo’dan sonra Nijer’de karar kılan Hakan Yanar, büyük planlamalarla hareket etmiş değil. Ama hepsinin dinlenilesi hikâyesi var. Türkçeye dair de anlatacakları…

Evvela ortak noktalardan gidersek hepsi gramer ağırlıklı bir dil öğretiminden ziyade, konuşmaya dayalı bir sistemi benimsemiş. Böylece daha kısa sürede verim almış. Aras Oğuzhan bu yolla öğrencilerin ilgisini canlı tutmaya çalışanlardan: “Türkçe, Avrupa dillerinden birini konuşan bir öğrenci için orta derecede zor bir dil. Çok kolay değil. İlk derslerimde özellikle İngilizce ile Türkçe arasındaki farklara işaretle ilgilerini çekmeye gayret ettim. Kelimelerin yazıldığı gibi okunması onlara orijinal geliyor. Çoğunlukla gramerde, kelimelerin sonuna ek gelmesinde zorlanıyorlar. Konuşma ise daha kolay geliyor. Tersi de var tabii… Grameri anlayan konuşmada zorlanabiliyor. Ama pratiğe, okul dışı aktivitelerimizde Türkçe konuşmaya bilhassa ağırlık verdik.”

2005’ten bu yana Amerika’da bulunan Oğuzhan, öğretmen-öğrenci diyaloğunun Türkiye’ye nazaran daha soğuk yaşandığı bir ülkede samimiyet havasını ders dışı faaliyetlerde yakalamış. Çay sohbetleri, yakındaki Türk aileleri ziyaret ve oralarda Türk mutfağı tanıtımı Türkçe derslerine ilgiyi artırmış. “Ne işime yarayacak?” ön yargısını kırmak için de kendince görsel malzemeler eşliğindeki sunumlarla yol almaya uğraşmış. Yine yaşadıkları ortamla Türk kültürü arasındaki farklılıklara değinmek de Aras Hoca’nın başvurduğu metotlardan. Şimdiye kadar 300 civarında ortaokul ve lise çağı öğrenciye ders veren Oğuzhan’a göre söz konusu Türkçe ise öğretmenler vitrin gibi algılanıyor, bu sebeple attıkları her adımın olumlu veya olumsuz getirisini hesaplamaları gerekiyor.

Avustralya’da ise Serap Şahin, Türkçeyi öğrencilerine sevdirmeye çalışıyor. Ancak onun için ilk göz ağrısı Kamboçya’nın yeri farklı. Belki de bu yüzden Avustralya’dan ziyade Khmer ülkesindeki tecrübelerini anlatıyor. Bir defa görev yaptığı yıllarda ülkenin konjonktürü gereği Türkçeye pek rağbet yoktur. Her ne kadar Serap Hoca istemese de anlaşma için yer yer İngilizce kullanmak zorunda kalırlar. Khmer öğrenciler bilhassa telaffuzda zorlanır: “Sınav kâğıtlarını okumak ayrı bir eğlenceydi. Şimdi yabancı bir ülkede Türkçe öğrenen kızımın aynı hataları yatığını görüyorum ve tebessüm ediyorum.”

Çoğu ülkedeki gibi Şahin’in de öğrencileri Türkçeye tam manasıyla ısınamadığından ve işlerine yaramayacağı inancıyla derse ilgi göstermez. Ama öğretmenleri 10 maddelik “Niçin?” çizelgesi çıkartınca bazı değişimler yaşanır. Kamboçya’da farklı alfabe ve gramer sebebiyle Türkçenin zorluğu sürekli dillendirilse de zamanla Türkçe Olimpiyatları’na katılabilecek düzeye gelirler. Ancak Serap Hoca o günleri göremeden kendini Avustralya’da bulur. Hâlâ Khmer öğrencileriyle görüşüyor. Mesela gözbebeğim dediği Chim Chan Daro hâlihazırda ODTÜ’de okuyor. Şimdiye kadar Kamboçya ve Avustralya’da 500’den fazla talebeye ders veren Serap Şahin, iki ülke görmenin avantajıyla derslerine devam ediyor.

Artık Bangladeşli sayılabilecek Ahmet Makan ise öğrencilerin konuşmasından ve Türkçeye yatkınlığından memnun: “İlk önce, dilimizin zor olmadığını hissettirmemiz ve sabırlı olmamız gerekiyordu. Gelinen noktada iyiyiz. Tabii hâlâ kimi talebelerimiz ‘muz’ yerine ‘muc’ demeye devam etse de…” Bangladeş’te çekilen sıkıntılar diğer ülkelerdekiyle aynı. Fakat Türkçe Olimpiyatları’nın artıları kadar iki ülke arasında son yıllarda artan ilişkiler de Ahmet Hoca ve meslektaşlarına kolaylık sağlıyor.

Bangladeş’ten batıya, Balkanlar’daki Arnavutluk’a uzandığımızda, nispeten daha rahat öğretmenlik süreci karşılıyor bizi. Adem Çalışkan, “İki ülke arasındaki kültürel bağ işimizi kolaylaştırdı diyebilirim. Bir de beden dilini çok kullanırım derslerde. Öğreteceğim kelimeye dair üzerimde resim taşırım ve sınıfa öyle girerim. Öğrencilerin hoşuna gidiyor bu. Sözlük kullanırım yer yer. Ama esas azim ve sabır önemli.” diyor.

Arnavutluk’ta öğrencilerin zamanla fark ettiği nokta, öğretmenlerinin ısrarla “Bir gün bu dil işinize yarayacak.” tavsiyelerinin gerçeğe dönüşmesi. İki ülke arasındaki ticari ilişkiler geliştikçe, Türk şirketleri burada yatırım yaptıkça, Türkçe bilen insan ihtiyacı ortaya çıkıyor ve devreye Türk okulu mezunları giriyor. Üstelik 4 bine yakın ortak kelime, süreci zorluktan kolaylığa çeviriyor. Bugün Arnavutluk’ta Türk okullarından mezun olup Türkçe dersi veren öğretmenler var. Hocalarıyla yan yana sınıflarda derse girip Türkçe öğretiyorlar.

Aynı durum Kırgızistan için de geçerli. Başkurdistan’dan sonra geldiği bu ülkede görevine devam eden Mehmet Müjde, şimdiye kadar bahsettiğimiz öğretmenler arasında Türkçe hususunda en az zorlanan isim denilse yeridir. Çünkü bulunduğu memlekette Türk okulları 20 yıla yakın zamandır hizmet veriyor ve artık bırakın okulları toplumun herhangi bir kesiminde çat pat düzeyle sınırlı kalsa da Türkçe bilmeyen yok gibi.

Tabii Madagaskar’da Kasım Aksoy ve Tanzanya’dan Mısır’a geçen M. Azad Boztaş da Müjde gibi Türkçe adına rahat bir ortamın tesisi için hayaller kuruyor. Bu uğurda yüzlerce ülkedeki binlerce meslektaşı gibi aynı aşk ve heyecanla derslere girip talebelerine “Merhaba!” demeyi sürdürüyor…

DilSet Yayınları Yayın Yönetmeni Tuncay Öztürk: Devletin Türkçe öğretimi ile ilgili politikası bir an önce netleşmeli

Türkçe öğretimi için atılması gereken başka adımlar var mı? Bu sorunun cevabını DilSet Yayın Yönetmeni Tuncay Öztürk veriyor: “Üniversitelerimizde, yabancılara Türkçe öğretimi için lisans düzeyinde öğretmen yetiştiren bölüm yok. Tabiatıyla öğretmen yelpazesi genişliyor. Sınıf öğretmenliği, Türk dili ve edebiyatı, Türkçe öğretmenliği ve hatta İngilizce mezunları ders vermek zorunda kalıyor. Kendi alanları olmadığından yoğunlaşmaları zor oluyor, müdahale edilmezse yer yer birikim ve eğitim eksikliğinden yanlış metotlarla ders vermeye kalkıyor. Oysa Avrupa’da çoğu ülke yabancılara dil öğretimiyle ilgili öğretmen yetiştiren yüzlerce üniversiteye sahip. Bizdeyse yurt dışındaki Türk çocukları için müfredat mevcut ama yabancılar adına yok.

Sonra yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yol gösterecek öğretim görevlisi sayısı yetersiz. İngilizce, Almanca ve Fransızca gibi başka lisanlardan gelenler var.

Yine bazı temel kaynak eserlere ihtiyaç var. Konuşma Dilinin Sıklık Sözlüğü, Yabancılara Dil Bilgisi Öğretimi ve Yabancılar İçin Türkçe Sözlük gibi. Bırakın bunları Türkiye’de yabancılara Türkçe öğreten eğitmenlerin kendilerini geliştirecekleri, yeni dil öğretim metotlarını öğrenecekleri ya da karşılaştıkları zorlukları anlatacakları devlet destekli hizmet içi eğitim kurumları bulunmuyor. Kulaktan dolma bilgilerle ya da kendi geliştirdikleri metotlarla Türkçe öğretmeye çalışıyorlar.

Kısacası, devletin Türkçe öğretimi ile ilgili politikası bir an önce netleşmeli. Mesela, Japonya gibi bazı ülkeler, başka milletlerin kendi dillerini ve kültürlerini öğrenmeleri için özendirici burslar ve başka imkânlar sunuyor. Amerikalılar İngilizce TOEFL sınavındaki başarıya göre üniversitelerde burs ve barınma imkânı sağlıyor. Bunlar dikkate alınmalı.”

Dil Set, 120 ülkede okutuluyor

Türk okulları, Türkçe dersi için materyal ihtiyacını da beraberinde getirdi. Bu amaçla bazı komisyonlar oluşturuldu. Bugün Dil Set Yayınları diye bilinen kuruluş, o dönemki komisyonların sistemleşmiş hâli. 2000 yılı itibariyle tüm boyutlarıyla yabancılara Türkçe yayınlar hazırlayan bir yayınevi hâline gelen Dil Set’in eserleri şimdilerde 120 ülkede okutuluyor. Üstelik yayınlar sadece ders kitabıyla sınırlı değil. Çalışma, öğretmen, dil bilgisi kitabı, anahtar ve okuma kitaplarıyla posterler, VCD’ler, etkileşimli CD’ler ve web sitesi destekli Türkçe öğretimi takip ediliyor. Yine hazırlanan setler 5 yılda bir ihtiyaçlar çerçevesinde revize ediliyor veya hükmünü doldurduğundan basımı sonlandırılıyor.

Yayınevinin hazırladığı setler ise şöyle:

Ebru: Haftalık ortalama 3 ders saati gören 13-18 yaş aralığı ilk ve ortaöğretim öğrencilerine…

Gökkuşağı: 8 ders saati için 13 ila 18 yaş ilk ve ortaöğretime…

Samanyolu: 3 ders saati alan 9-13 yaş aralığı ilköğretimlere…

Ana Dilim Türkçe Öğretim Seti: Yurt dışında bulunan 10-18 yaş ana dili Türkçe ilk ve ortaöğretimlere…

Bu kaynakları hazırlayan ekip, fiilen yabancılara Türkçe öğreten eğitmenlerden müteşekkil. Sıkıntıları bildiklerinden öğretmenlerin işini kolaylaştırıcı etkilerde bulunabilmekteler. Mesela, Ebru Seti, Afrika’daki öğretmenlerin talebi üzerine hazırlanmış. Nihai düzeltmeleri de Türkiye’deki editörler gerçekleştirmekte. DilSet, hâlihazırda farklı ülkelerden 30 civarında yazarla çalışarak hazırladığı setleri 100 parçada toplamayı başarmış durumda.

Ekipmanlar arasında öğretmenlere dönük kaynaklar da var. Pratik Türkçe Öğretim Teknikleri, Türkçe Öğretiminde Çoklu Zekâ Uygulamaları, 7-9 Yaş Grubu İlköğretim Öğrencilerine Türkçe Öğretimi gibi metot kitapları eğitmenlere yol gösteren kaynaklar. Tabii belirli dönemlerde verilen seminerleri de unutmamak gerekiyor. Kitaplarda Türk kültürünü yansıtan öğeler de kullanılıyor ki dilin taşıyıcı etkisi artırılabilsin. Büyük maliyetler gerektiren çalışmalar için herhangi bir resmî kuruluştan fon da alınmıyor.

Tabii bütün bu gayretlerin olumlu neticesi her yıl Türkçe Olimpiyatları’nda yaşanan renkli görüntülerle daha iyi anlaşılıyor.

Kabinenin Favorisi Alua

Muhsin Öztürk

Bir şarkı bazen sadece şarkı değil, hayatın ta kendisidir. Alua Nurahan ve diğer gençler şarkılarına başladığında dinleyenler bilir ki bu başka bir şarkıdır aslında. Sevinçler de gözyaşları da bunun içindir.

‘İşte Kazakistan’dan…” diye anons edildiğinde o sahneye çıkacak. Alua Nurahan. Kazakistan’ın başkenti Astana’nın en modern okulu Kazak Türk Lisesi’nin 9. sınıf öğrencisi. Baba, Judo Federasyonu Başkanı ve iş adamı. Anne ve iki abi de iş dünyasının içinde. Başkent’in Almatı’dan Astana’ya taşınmasıyla aile de ‘yeni dünya’da yerini alır. Alua, ‘tek bir sineması var’ dediği yeni şehrinin sosyal imkânlarından biraz şikâyetçi olsa da başlangıçta, zamanla her şey yerli yerine oturur.

Türk Lisesi’ne devam eden pek çok öğrenci gibi Alua’nın da, ailesinin de bir ayağı yurt dışında. Bir Paris gezisinde Eyfel Kulesi kuyruğundan, babasının orada görevli bir Türk’le ‘oo kardeşim’ diyerek iki uzak akraba gibi sarılması ve ardından görevlinin onları o uzun kuyruk çilesinden kurtarması tatlı bir hatıra gibi kalmış hafızalarda. Alua Nurahan şöyle anlatıyor: “Kazak Türk Lisesi Kazakistan’ın en güzel okullarından biridir gerçekten. İlk annem söz etti ‘iyi bir okul var’ diye. Biz gittik, elemelere katıldık. ‘Kazandınız’ diye mesaj geldiğinde ben de ailem de çok mutlu olduk. Annem çok istiyordu zaten. Aynı zamanda yeni açılan okulun ilk öğrencisi oldum.” Çok sonraları annesi, “Türklere daha Paris’te kanım ısınmıştı.” diyecektir. Alua, Türkçe öğretmeni Selman Şimşek’in söylediğine göre orta derecede Türkçe seviyesine geçmek üzere; ama biz bütün konuşmayı Türkçe yapabiliyor ve anlaşabiliyoruz.

Alua’ın ilk öğrencisi olduğu Uluslararası Nur-Orda Kazak Türk Lisesi’ni Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev açmış. Bir yıl sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ziyaret etmiş. Okulda bir olimpik yüzme havuzu var; öğrenciler tenisten voleybola, danstan satranca pek çok etkinliğe katılabiliyor. Zorunlu olarak yüzme öğreniyorlar. Alua Nurahan Kazakça’nın dışında iyi derecede İngilizce ve Rusça biliyor ve şu anda konuşabilecek, hikâye ve roman okuyabilecek derecede Türkçe biliyor. Ailenin tek Türkçe bilen üyesi olarak, tarihe ve siyasete meraklı babanın “Türkiye’de neler oluyor anlat bakalım?” sorusuna da muhatap oluyor! Tabii her Türkçe bilen ve Türkiye’de yaşamayanların şaşkınlıkla izlediği ana haber bültenleri herkes gibi onları da şoke edebiliyor. İçlerinde Alua’nın da olduğu bir grup öğrenciyle yakın zamanda Türkiye’ye geldiklerinde Kırgızistan’da yaşananların Türk televizyonlarında verilme şekli onları çok şaşırtmış. “Sanki bir savaş varmış gibi” diyor. Türkçe öğretmeni Selman Şimşek, dünyada olup bitenleri izlemelerini istediklerini; ama ‘ana haber’ bültenlerindeki şiddet sahneleri sebebiyle bir haber seçkisi yaptıklarını söylüyor.

Alua Nurahan, yeni okuluna başladığında ‘Nereden çıktı bu Türkçe?’ dememiş hiç. “Bence çok dil bilmek çok güzel. Hiç tereddüdüm olmadı. Türkiye’ye gittiğimde konuştuğumuzda insanlarla hem ben çok mutlu oluyorum, hem de benimle Türkçe konuşanlar memnun oluyor. Aynı şekilde İngiltere’deyken İngilizce biliyor olmak güzel bir şey.” diyor. Bugünlerde biraz zorlandığını söylese de 4 dilin yanına bir dil daha koymak üzere. Şöyle ki; Kazakistan Çin’le yakın ekonomik ilişkiler içinde. Ülkenin petrol işlerinin büyük bölümü Çinli şirketlerce yapılıyor. Seçmeli 5. dilin ne olması gerektiğini araştıran Kazak Türk Lisesi yöneticilerinin yaptığı anket sonrasında Çince tercihi öne çıkar. Ve ilanla bulunan, 20 yılını Çin’de geçirmiş bir Kazak öğretmenle anlaşma yapılır. “Aslında zorlanmıyorum ama çok harf var, biraz zor geçecek gibi.” diyor Alua Çince dersleri için. Çincenin seçmeli ders olarak okutulduğu tek yer Kazak Türk Lisesi. Öte yandan Kazakistan’da okullar Rus ve Kazak programına göre ikiye ayrılıyor. Kazak Türk Liseleri’nde sözel dersler Kazakça okutuluyor; yani Kazak programına göre eğitim yapılıyor. Ancak öğrenciler ana dilleri gibi Rusça öğrenerek bu okullardan mezun oluyor. Hâlen, Kazakistan’ın tamamında 29 Kazak Türk Lisesi var.

Aslında meraklı okurlar Alua ismini ilk defa duymuyor olabilir. O Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun daveti üzerine Türkiye’de ağırlanan 9 öğrenciden biri. Olay şöyle gelişiyor. Davutoğlu pek çok yurt dışı ziyaretlerinde yaptığı gibi o ülkede yaşayan Türk topluluklarıyla bir araya geliyor ve varsa bir Türk lisesini ziyaret ediyor. Kazakistan ziyaretinde de bu rutin değişmiyor. Bundan sonrasını Türkçe öğretmeni Selman Şimşek’ten dinleyelim. “Ahmet Davutoğlu okulumuza geldi. Türkçe dersimize girdi. ‘Türkiye’yi tanıyor musunuz?’ konusu işleniyordu. Ben öğrencilere bir kelime ya da bir olay veriyordum, onlar da coğrafi yerini söylüyordu. ‘1453’te fethedilmiştir’ dediğimde ‘İstanbul’, ‘Mevlana’sıyla tanınıyor’ dediğimde ‘Konya’ diyorlar… Sonra Konya’yı konuşmaya başladık. Bir tanesi kalktı ‘Ben Konya’ya gittim, etli ekmeğini yedim, çok beğendim’ dedi. Bir öğrencimiz de ‘Ahmet Davutoğlu Konyalıdır’ deyince bu Davutoğlu Bey’in hoşuna gitti. ‘Konya’ya gelmek ister misiniz?’ diye sordu. ‘İsteriz’, deyince öğrencilerin hepsini Konya’ya davet etti.” Yakın zamanda yaptıkları İstanbul, Antalya, Konya seyahati böyle gerçekleşiyor. Davutoğlu, Türkiye’ye davet ettiği öğrencileri Konya’da valilik binasında özel bir ilgi ile ağırlıyor. Alua, olimpiyatlarda söyleyeceği şarkısını Ahmet Davutoğlu’na da söylüyor. Orada bulunan AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış olimpiyatların açılışına katılacağını ve Alua’yı görmekten mutlu olacağını söylüyor. Alua ve arkadaşları Davutoğlu’nun misafirperverliğinden çok etkilenmiş. Bunu Alua’nın sözlerinden anlamak mümkün. Konya’da yaşanan diğer sürpriz aslen Konyalı olan öğretmenlerinin ailesini ziyaret etmiş olmaları ve çok önceden hazırladıkları hediyeleri vermeleri. Selman Şimşek, “Hakikaten benim için çok sürpriz oldu, ailem de yıllardan beri anlatmaya çalıştığım şeyi gördü ve mutlu oldular.” diyor. Türkçe öğretmeni Şimşek, 2004’te üniversite sınavı sonrasında tamamen dershane öğretmenlerinin tavsiyesiyle Kazakistan Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı’nı kazanmış. “Ata yurdu olması hasebiyle bir ilgimiz vardı buralara karşı. Okurken de okulun yurdunda belletmenlik yaptım. Mezun olduğumda Türkçe öğretmeni olarak başladım. İyi ki burada okumuşum ve buraya gelmişim.” diyor. Selman Şimşek iyi derecede Kazakça biliyor ve Rusçasını daha da geliştirmeyi planlıyor.

Kabinenin iki üyesinin ardından Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da Alua Nurahan’ı kendi favorisi ilan ediyor. Çağlayan, Kazakistan gezisinde okulu ziyaret eder ve Alua’yı dinler “İşte benim favorim” der. Yani Kabine’nin bir bölümünün favorisini şimdiden biliyoruz. Alua Nurahan, 26 Mayıs’ta Türkiye’de gerçekleşecek Uluslararası 8. Türkçe Olimpiyatları için uzunca bir süredir hazırlık içinde. 10’a yakın şarkıyı sahnede söyleyebilecek kadar iyi biliyor. Aslında onun Türkçe Olimpiyatı macerası geçen yıl başlamış. Heyecanı ve sahne korkusu yüzünden Kazakistan’da üçüncü olmuş ve Türkiye finaline gelememiş. “Ama bu yıl farklı…” diyor ve kendisine çok güveniyor. Hatta geçen yılki jüri Alua’yı tekrar dinleyince çok şaşırmış; ‘hem repertuarını hem de kendisini çok geliştirmiş’ diye övmüşler. Geçen yıl ‘Hasretinden Yandı Gönlüm’ü söylemiş. Bu yıl olimpiyat şarkısı ‘Turnalar’ ve ikinci şarkı olarak da ‘Elbet Bir Gün Buluşacağız’. Zara, Tarkan, Mustafa Sandal ve Sezen Aksu hemen aklına gelen sevdiği şarkıcılar. İddialı, “İnşallah birinci olacağım.” diyor. Ama onu asıl heyecanlandıran 120 ülkeden gelenlerle kuracağı arkadaşlık ve İstanbul’u yeniden gezebilme imkânı.

Unutulmaz heyecanlar ve dostluklar kursa bile olimpiyatlarda, Alua bir şarkıcı olmayacak. O finans dünyasında yer almak, bankacı olmak istiyor. Daha şimdiden birçok ülke gezmiş. Bu yaz Malta adasında İngilizcesini geliştirmeyi düşünüyor. Liseden sonra eğitimini Amerika’da veya İngiltere’de devam ettirmek istiyor. Daha şimdiden Türkiye’yi seven, bu coğrafyaya kopmaz bağlarla bağlı, dünya insanı bir Kazak o. Türkçe Olimpiyatları’nda sahneye çıktığında sadece güzel şarkısını değil yarının insanını da izleyeceksiniz. Lütfen dikkat kesilin!

8.Uluslarası Türkçe Olimpiyatı 2010

Hayallerini Türkçe Gerçekleştirecek

Behram Kılıç / Sao Paulo

Sao Paulo’daki öğrenciler, kıtaların birleştiği coğrafyadaki Türkiye’yi çok merak ediyor. Olimpiyatlar, hayallerini gerçekleştirmek için büyük fırsat.

Roberto Carlos, Lincoln, Alex, Bobo ve Alanzihno’nun Türkçe konuştuğunu duydunuz mu? Yıllarca Türkiye’de kalıyorlar ama üç-beş kelimeden başka bir şey konuşmadan ülkemizden ayrılıyorlar. Ama yakın gelecekte Türkiye’ye gelen futbolcuların şakır şakır Türkçe konuştuklarını görürseniz şaşırmayın. Zira Brezilya’daki Türk okulunda hepsi birbirinden maharetli 96 öğrenci var. Futbola da bayağı ilgililer. Hatta içlerindeki bayan öğrencilerden Julia, Palmerias’ın altyapısında ter döküyor.

Brezilya, bize kilometrelerce uzak bir ülke. Futbol ve sambası dışında hakkında pek bir şey bilmediğimiz bu ülkeye yolunuz düşerse, ülkenin en büyük şehri Sao Paulo’daki Türk kolejine de uğramayı ihmal etmeyin.

Kolej 4 yıldır faaliyette. Hâliyle ilk mezunlarını da vermiş olmanın mutluluğunu yaşıyor. Bugünlerde okulda tatlı bir heyecan var. Sebep; yaklaşan Türkçe Olimpiyatları ve mayısın sonuna doğru Brezilya’ya bir ziyaret gerçekleştirecek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın okula gelme ihtimali...

Biz buradan Başbakan’a duyuralım; okuldaki öğrencilerin çoğu F.Bahçe’yi tutuyor. Çünkü Türkçe öğretmenlerinden biri F.Bahçeli. İşte çocukların F.Bahçeli olmasını sağlayan Hakan Demir’i, olimpiyatlar için Türkiye’ye gidecek üç öğrenciyle ders çalışırken buldum.

Dersin konusu, ismin hâlleri. Brezilya bu yıl şiir, şarkı ve konuşma dalında temsil edilecek. Caroline Torres (15), Ömer Lütfi Mete’nin ‘Gülce’ şiirini okuyacak. Vitoria Rebecca (16), konuşma dalında hazırlanıyor. Julia Cotta (15) ise şarkı yarışmasında ‘Kalp Kalbe Karşıdır’ı seslendirecek.

Hakan Demir 9 aydır burada. Dolayısıyla o da ülkenin resmî dili Portekizceyi öğrenmeye çalışıyor. Brezilya’da diğer ülkelerde olduğu gibi bir ülke elemesi söz konusu olmamış. Zira buradaki Türk okulu tek ve olimpiyatlara ilgi duyan öğrenci sayısı sınırlı. Dolayısıyla Türkçe Olimpiyatları’na katılacak öğrencileri Hakan hoca belirlemiş. Tabii seçtikten sonraki hazırlık aşamasında işi hiç de kolay olmamış, Türkçe ve Portekizce arasındaki farklılıklar yüzünden. ‘Bizde 8 sesli harf var. Bunlarda ise beş... ‘Ö’, ‘ü’ ve ‘i’yi söylemede çok zorlanıyorlar. Bir de ‘t’ ve ‘d’ harflerinde problem var. Bu harfleri ‘ç’ ve ‘c’ diye çıkartıyorlar. Mesela, ‘dilek’ yerine ‘çilek’, ‘saat’ yerine ‘saaç’ diyorlar.

Ancak bu problemler onu ve öğrencileri yıldırmamış. Mesela Caroline, İbrahim Sadri’nin seslendirdiği Gülce şiirini her gün 9-10 kez okuyor. Hocaları şiiri Portekizceye çevirerek anlamını da öğrenmesini sağlamışlar. Bizim için birkaç mısra okuyor. Ses tonunun yanında el hareketleri ve mimileri de şiire uygun.

Caroline, Türkçe Olimpiyatları’nı kendisi için bir fırsat olarak görüyor. “Kişisel kariyerim ve gelişimim açısından bana bir fırsat sunuldu.” diyor. Daha şimdiden farklı bir kültür, farklı bir ülke tanıyacak olmanın heyecanını yaşıyor. Çünkü Türkçe Olimpiyatları’ndan önce Türkiye hakkında çok bir şey bilmediğini söylüyor.

Vitoria Rebecca, isminde ‘c’ harfinin olmadığı konusunda bizi uyarıyor. Olimpiyatlara, konuşma dalında katılacak. Ancak soğuk su içtiği için sesi kısıldığından nasıl konuştuğunu duyamıyoruz. Dolayısıyla dudak okuma yöntemiyle bizimle görüşlerini paylaşıyor. Türkçeyi çok iyi anlıyor. Ancak çok iyi konuşabildiğini söylemek zor. Zaten o da bunun farkında. “Anlamak, yazmak, okumak iyi de” diyor, “Konuşmak olmasa...” Çünkü telaffuzda büyük problem yaşıyor. Gerçi bu, hepsinin ortak problemi. Okulda en çok öğretmenlerin kendilerine olan tavrına hayran kalmış. Brezilya eğitiminde öğretmenlerle senli benli bir diyalog içinde olduklarını, ancak bu okula gelince öğretmenlerin daha saygılı bir tavır gösterdiklerini söylüyor. “Türkiye’yi tanımak, Türkçeyi öğrenmek benim için büyük bir hedef.” diyor. Okulun bu manada kendisine bir fırsat sunduğunu ve bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek istediğini kaydediyor.

15 yaşındaki Julia Cotta, şarkı yarışmasında ülkesini temsil edecek. O da bizim için bir buket söylüyor. Yorumu harika. Palmerias’ın altyapısında futbol oynuyor. Futbol topuyla 200 sektiriyor. Gelecekte ise matematik öğretmeni olmak istiyor. Türkçe Olimpiyatları ile ilgili okulda duyuru yapıldığında, içindeki yarışma isteğini engelleyememiş: “Türkiye’ye, aramızdan en iyi olan gidiyordu. Ben mücadeleyi severim. Bir anda yarışın içinde buldum kendimi. Sonra da şarkı söylemeye başladım.”

Julia da Türkiye’yi pek tanımıyor. “Bu eksikliğimi gidermek için olimpiyatlar bir fırsat.” diyor. Yeni bir dünyaya gidecek olmanın heyecanını yaşadığını belirtiyor. Bu sırada Caroline söze giriyor ve okul sayesinde Türkiye’nin 3 kıtanın ortasında olduğunu öğrendiklerini ve bu kültürle harmanlaşmış bir ülkeyi görmenin kendileri için önemli olduğunu dile getiriyor. Türkçe öğretmeni ve Türk okulunda okumanın kendileri için bir avantaj olduğunu; bu avantajı en iyi şekilde değerlendirmek istediğini kaydediyor.

Vitoria ise Türkçeyi, Türkçeyle iş yapmaya başlayana kadar öğrenmeye devam edeceğini söylüyor. Hatta üniversiteyi Türkiye’de okuma isteği bile var. İçlerinde Türkçeye en hâkim olan öğrenci olmasına rağmen şu sözler de ona ait: “Türkçe öğrenmek gerçekten çok zor.”

Peki, Türkiye’de büyük bir salonda, binlerce izleyicinin huzuruna çıkmaya hazırlar mı? Julia, “Açıkçası korkuyorum.” diyor. “Bu heyecandan öte bir şey” diye ekliyor. Daha önce hiç böyle bir tecrübe yaşamadığını belirtiyor. Araya giren Vitoria ise “Ben sahneye çıkmayacağım, arkadaşlarıma nazaran daha rahatım.” diyor gülerek. Utangaç olduğunu dile getiren Caroline, bütün bakışların üzerine çevrildiği bir anda nasıl şiir okuyacağını kendisinin de merak ettiğini söylüyor.

Üç öğrencinin ailesi de olimpiyatlardan haberdar. Vitoria, babasının ısrarla bu okulun Türkiye ile Brezilya arasında bir köprü olduğunu kendisine söylediğini bizimle paylaşıyor. Caroline’nin ailesi de çocukları için bu okulun bir fırsat olduğunu ve kızlarına yeni bir kapı açacağını düşünüyor. Julia’nın ailesi ise biraz farklı yaklaşmış okula. “Başta ailem Brezilya’da bir Türk okulunun olmasını garipsedi. Ama şu an okulla ilgili kafalarında herhangi bir şüphe kalmadı. Zira bendeki gelişim ve değişim onları çok mutlu etti.” diyor.

Başbakan Erdoğan’ın gelecek hafta Brezilya’ya geleceğinden haberdarlar. Hatta Erdoğan’ın okulu ziyaret etmesi bile söz konusu. Ancak öğrenciler bu duruma üzülüyor! Çünkü o tarihlerde kendileri Türkçe Olimpiyatları için Türkiye’de olacak. Julia, “Türkçeye en çok biz çalışıyoruz ama Türk Başbakanı’nı göremiyoruz.” diyor iç geçirerek.

Üç kız öğrenci de futbolla ilgili. Julia, Trabzonspor’u tutuyor. Önceki Türkçe öğretmeni onu Trabzonsporlu yapmış. Türkiye Kupası finalinde F.Bahçe’ye karşı kazandıklarını ve F.Bahçe’nin 28 yıldır kupaya hasret kaldığını biliyor. Trabzonspor’un 2 maçını izlemiş. Caroline ise F.Bahçeli. Takımın şampiyon olacağına inanıyor (Süper Lig’de 34. hafta maçları henüz oynanmamıştı). Üçü de Brezilya’da farklı takımları tutuyor.

Brezilya’daki Türk okulu gelecek sene organize edilecek Türkçe Olimpiyatları için de daha şimdiden kolları sıvamış durumda. 20 öğrenci tespit edilmiş ve onlarla çalışmalara başlanmış. Sizin anlayacağınız seneye daha da iddialılar.

8.Uluslarası Türkçe Olimpiyatları 2010