26 Nisan 2009 Pazar

TANZANYA'DA GÖRDÜĞÜM MEZARIN SIRRI













Tanzanya'da Gördüğüm Mezarın Sırrı...

Altı gün sonra Türkiye'ye döner dönmez, CD'mi başa sardım ve Türkiye gerçeklerine döndüm. Yazacak o kadar çok konu var ki!

THY'nin kriz döneminde krizi yönetme adına yaptıkları ve yapmadıkları, Kılıçdaroğlu'nun konferans performansı, Vakit Gazetesi muhabiri karşısında bocalayışı, Haber Türk gazetesinin biçim, içerik ve reklam performansı açısından değerlendirilmesi, ayağımın tozuyla gittiğim Gölgesizler filminin hangi amaçla çekildiği ve Candan Erçetin'in böyle bir filme niye şarkı yazdığı, Sabah Gazetesi'nde yer alan Doğan Grubu'na kesilen vergi cezasının gerekçeleri, Turkcell'in son reklam filminde rol alan çay bardağı...

Ancak size verdiğim bir söz var... Tanzanya ve Zanzibar gezi notlarına devam edeceğim... Diğer konuların hepsi bu gezi notları bittikten sonra bu köşede yer alacak...

Pazar günü anımsarsanız Tanzanya'nın başkenti Darüsselam'daki Feza Erkek Lisesi'nin içinde ağaçların altında gördüğüm mezarın sırrını yazacağımı söylemiştim.

Mezarın üstünde Erkan Çağıl (1969-2006) Gayret-Hizmet, Hicret, Şahadet yazıyordu. Merak ettim, bu mezarın sırrını araştırdım.

Erkan Çağıl 1969 yılında Erzurum'un Çayırtepe köyünde Çağıl ailesinin beşinci çocuğu olarak doğmuş...

İlkokulu bitirdikten sonra tornacı çırağı olarak çalışmaya başlamış. 17 yaşında Yalova'ya göçmüş, buraya gelen babası onun garsonluk yaptığını görünce sinirlenip memlekete geri götürmüş.

Ancak girişken Usta'ya yine Erzurum yetmemiş bu kez İstanbul-Kartal'a gitmiş... Orada demirci kalfası olarak işe başlamış. Askere gidene kadar da burada çalışmış. Usta bir demirci olmuş...

1989'da askere gitmiş... Döndüğünde Erzurum'daki ustasıyla birlikte torna atölyesi açmış...

Ataerkil bir aileden gelen Erkan Çağıl, babasının öldüğü 1994 yılına kadar kazandığı her kuruşu her gece babasına teslim etmiş, babası da sakalına sürüp "Allah bereket versin" deyip ona geri vermiş.

Kızdırmayın Afrika'ya giderim

1995 yılında Sultanbeyli'de bir işyeri açan Erkan Çağıl yıllarca Afrika'nın A'sından haberi olmamasına rağmen hatalı davranan işçilerine "Sizin yüzünüzden Afrika'ya gideceğim" demiş...

1996 yılında köylüsü Arzu hanımla görücü usulü evlenmiş... İki çocukları olmuş...

Askerden dönüşte namaz kılmaya başlayan Erkan Çağıl 2001 yılında Fethullah Gülen Hareketi'nin "dost sohbetleri" davetini kabul edip harekete dahil olmuş...

Daha sonra da Sultanbeyli'den bir grup arkadaşı ile birlikte Tanzanya ve Zanzibar'ı ziyarete gelmiş...

Burada katıldığı Safari'de Tanzanya'nın yerlileri Massailer'le tanışmış ve onlardan çok etkilenmiş. Daha sonra Türkiye'ye dönünce de Tanzanya'yı unutamamış...

Mahalledeki dost sohbetlerinden birinde "Öğretmenler gittiler. Şimdi sıra sizde..." denmiş. Ve arkasından esas soru gelmiş:

"Kim buradaki işini gücünü bırakıp yurtdışına iş kurmak üzere gitmek ister? Kim göç etmek ister? Kim ülkesinin iman ve ezan kokan topraklarından kopup kültürümüzü başka ülkelerde tanıtmak gayesiyle, kalbini ve kafasını alıp terk-i diyar eylemek ister? Bu yiğitliği yapacak kim var aranızda?"

Erkan Çağıl "Ben varım! Ben, her şeyimi bırakıp yeni bir dünyanın kapısını aralamak ve bir daha dönmemek üzere hicret etmek istiyorum!" demiş.

Ve aynı saatlerde başka bir dost sohbetinde "Evet" diyen Murat Karakaya ile birlikte Tanzanya'ya gidip iş kurmuş ve kendini ülkesine hizmete adamış...

2005 yılı Kasım ayında gitmeden önce de "Her şeyin var burada, ne işin var Tanzanya'da?" diyenlere şu yanıtı vermiş:

"Eyüp el Ensarî (Eyüp Sultan) ta Medine'den medeniyetin beşiğinden ne için geldiyse ben de aynı sebeple buradan Tanzanya'ya göç etmek istiyorum. Mesele para kazanmak değil. Onların işi gücü yok muydu? Biz de Müslüman'ız. Onlar da Müslüman'dı."

Erkan Çağıl 2006 yılına kadar Tanzanya'da çalışmış hem oradaki ana okulu, hem ilkokul hem de liseye büyük hizmetleri olmuş. En büyük amacı da orada bir üniversite açmakmış...

Beni bu ağacın altına gömün...

2006'nın Kasım ayında Feza Erkek Lisesi'nin bahçesinde arkadaşları ile otururken bir hizmet verdiği okula bakmış, sonra oturduğu ağacın cesametine, içinde yaşadığı huzur duygusuyla şöyle demiş:

Öldüğümde beni bu ağacın altına gömün!

Bu olaydan on beş gün sonra Darülsalem'da üniversite yeri bakmak için gittiği bir gezide, kendi kullanmadığı bir araçta kaza geçirmiş Erkan Çağıl...

Sekiz gün sonra da kaldırıldığı hastanede enfeksiyon sonucu yaşamını yitirmiş.

İşte size mezarın sırrı...

Sanırım bu sır Tanzanya'da ve Zanzibar'da gördüğüm okullarda (ve de dünyanın dört köşesindeki Fethullah Gülen Hareketi okullarında) hiçbir karşılık beklemeden hizmet veren öğretmenlerin, yine bu okullara hizmet eden iş adamlarının ve de onları Türkiye'den destekleyen "gönüllü sponsorların" sırrı...

Bu sır sanırım Fethullah Gülen Hareketi'nin başarısının sırrı... Akılla değil de "gönülle" hareket eden insanların sırrı...

Açıkçası bu sır beni çok etkiledi... Siz gelin de şimdi bu hareketin samimiyetini sorgulayın... Mümkün mü?

Not: Erkan Çağıl'ın öyküsü için Sibel Giray Özşirin'in editörlüğünü yaptığı ve yakında Gazeteci ve Yazarlar Vakfı tarafından basılacak notlardan yararlandım.
Okulun içindeki mezar etkileyici ancak Tanzanya'daki okul yöneticilerinin pedogojik açıdan mezarın yerini "mutlaka" gözden geçirmelerinde yarar olduğunu düşünüyorum.


Ali Atif Bir
Bugün
03.03.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder